ÖZEL RÖPORTAJLAR

"Her Musibette Bir Hayır Vardır"

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 07.05.2011

Şebnur Kuran Balcı

Şebnur Kuran Balcı

Hint Astrolojisinde el çizgilerine bakarak uygulanan bir teknikle yorum yapılıyor. Her insanın altı ayda bir el çizgileri değiştiği için, Şebnur Kuran Balcı, kişilere ancak altı ayda bir yorum yapabildiğini söylüyor.

Türkiye’nin ilk ve tek Hint Astroloğu olan Şebnur Kuran Balcı’ya merak ettiklerimizi sormak için kapısını çaldık. Kişi ve kuruluşlara yaşam yolunda danışmanlık yapan Astroloji Bilim Merkezi'nin sahibi Balcı’yla bir sohbet havasında geçen uzun söyleşimizi, ilginç açıklamaları nedeniyle bir çırpıda okuyacağınıza eminim.

Çocuk sahibi olmadığı için her ay kazancının % 25’ini çocuklarla ilgili vakıflara bağışlayan ve onlarla ilgili organizasyonlarda hiçbir ücret talep etmeyen Balcı; kişileri, yaşamlarındaki virajları, geçitleri, dönüşleri ve köşe başlarında onları bekleyen tehlikeleri el çizgilerini kullanarak Hint astrolojisiyle uyarıyor.

Birçok ünlü iş adamı, iş kadını, bürokrat ve sanatçı özellikle de hayatlarındaki önemli karar arefelerinde Şebnur Kuran Balcı'dan danışmanlık alıyor.

İşte, nasıl doğru dilekte bulunmamız gerektiğinden, ev ve işyerimizin bereketini artırmaya kadar birçok konuda bilgi aldığımız Şebnur Kuran Balcı'yla yaptığımız keyifli söyleşi.

Site ziyaretçilerimize sizinle söyleşi yapmaya gideceğimi duyurduğumda, herkes burcuyla ilgili merak ettikleri şeyleri sormamı istedi. Burçlarla yani Batı astrolojisiyle olan farklarını daha iyi anlayabilmemiz için Hint Astrolojisini biraz açabilir misiniz bizlere?

Şöyle özetleye çalışayım: Dünyanın en eski ve bilimsel olarak da kanıtlanmış el çizgilerine dayanan Hint Astrolojisi, kişinin ruhunu çözmeye yönelik, geliş amacını, reankarnasyon olup olmadığını, kişilikle ruh arasındaki uyumu konusunda kişiye özel bilgiler verir.

Batı astrolojisinde olduğu gibi, hint astrolojisinde değerlendirmeler ve çizimlerle yapılmıyor. Ya eldeki çizgilere bakıp onlardan yola çıkarak bilgiler veriyorum veya bedenin enerji merkezlerindeki duruma bakarak yorumlarda bulunuyorum.

Aynı zamanda “el çizgilerine” bağlı olarak kişiye yaşadığı dönemde aşk, iş, sağlık ve genel konularla birlikte gelecek dönemlerde de neler yaşayacağını ve nasıl değerlendireceği konusunda da bilgiler veriyorum. Bunun yanı sıra, Hint astrolojisinde çakra ve aura bakımı (kişinin manyetik enerji alanı) konusunda bilgiler veriyor, buna yönelik olarak da kişinin kullanması gereken taş ve renkleri de söylüyorum.

Dünyadaki insanların hiçbirinin el çizgileri aynı değildir. Üstelik bu bilimsel olarak da kanıtlandı. Dolayısıyla her el çizgisi aynı olmadığı gibi herkeste birbirinden farklı özellikler taşır ve farklı hayatlar yaşar. Yani batı astrolojisindeki gibi genel kalıplar yoktur Hint astrolojisinde. Çünkü her el birbirinden farklıdır…

"Allah İnsanın Ağzından Çıkan Söze Değil, Yüreğe Bakar; Bu Yüzden Dileklerinizi Yürekten Dillendirin"

Peki evrene doğru mesaj gönderin diyorlar sizin gibi spiritüel yaşam koçları. Bunu nasıl yapacağız?

Özellikle biz kadınların bu konuda yaptığı en büyük hata, dileklerimizi yerine getirmeyi bilemememizdir. Dilekleri sadece dillendirerek gerçekleşmesini sağlayamazsınız. Bunun için bazı çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Çalışma derken şunu kast ediyorum: Hayattan doğru şeyler isteyebilmek en önemli husustur. Kendinizle ilgili doğru isteklerde bulunmanız lazım. Bunun için de öncelikle hayatla barışık olmanız gerekiyor. Biz kadınların en büyük yanlışlarından biri, olmayacak isteklerde bulunmaktır. Ve bu yüzden de birçoğumuz mutsuzdur. Doğru isteklerde bulunmak mutluluğumuz için son derece önemlidir.

Örneğin: “Kızım Fransa’nın Başbakanı olsun” demek çok çok alakasız bir dilektir; fakat bunu yapanları da çok görüyorum ben. Çocuğu zor liseyi bitirecek ama aile çocuğunun Sorbonne Üniversite’sinde okumasını istiyor!..

Şu anda imtihan dönemi olduğu için, bu konuda inanılmaz insanlar geliyor bana. Çocuğum hangi okula girsin diye soruyorlar. Mesela geçenlerde çocuğunun Darülşafaka’ya girmesi çok isteyen bir aile geldi bana. Duru görü yaptık gördük ki çocuk Darülşafaka’ya girerse bütün enerjisi bitecek! Bu çocuğun asıl okuması gereken okul Üsküdar Amerikan dedim. Ve hiç düşünmedikleri Üsküdar Amerikan Lisesi’n tercihlerinde ilk sıraya koydular.

Allah insanın ağzından çıkan söze değil, yüreğe bakıyor; yüreğine göre veriyor her şeyi… Niye hep yürekten isteyin diyorum bir şeyi isterken? Çünkü “İstiyorum ama, inşallah! deriz bir dilekte bulunurken öyle değil mi? Ama ve inşallah sözleri dileğinizin olmasını beklentiye sokar. Onun yerine, olmasını istediğiniz bir şey için “Allah’ın izniyle” diyerek isteğimizi dile getirmemiz gerekiyor.

“İnşallah .... olur ama...” deriz hep. “Olacak, Allah’ın izniyle.. " demek en doğrusudur. “Ama”yı cümlenize koyduğunuz anda onun enerjisi bitiyor; dilek soru işaretine giriyor ve orada duruyor enerji. Yani enerji yürümüyor. Şüpheyle yaklaşılmış olunuyor dileğe.

"Türkiye’de Kadınlar Kendi Kimliklerini Kocalarının ve Çocuklarının Kimlikleriyle Özdeş Tutuyorlar"

Dilek dahi tutarken genellikle eşimize ya da çocuğumuza yönelik isteklerde bulunuruz. Biz kadınlar olarak, genelde kendimizi en sona atarız...

Öncelik, kendimizi sevmekten başlar. Siz kendinizi ne kadar yüceltirseniz, sizin etrafınızdakiler de sizinle birlikte yücelir, yukarı çıkar. Siz mutsuzken onlara üzüntüden başka bir şey vermezsiniz çünkü. Biz kendimize iyi baktıkça başkalarına daha iyi bakabiliriz. Türkiye’de kadınlar kendi kimliklerini kocalarının ve çocuklarının kimlikleriyle özdeş tutuyorlar. Türk kadınlarının kimlikleri yok!

Hint astrolojisi üzerine uzun yıllar bilimsel bir eğitim aldıktan sonra el astrolojisini kimi zaman el falı olarak nitelendirilebiliyor. Bu konuyu bize biraz açar mısınız? Aralarındaki farklar neler?

Ben bir yaşam koçuyum. Bunun tekniğini neyle yapıyorum, el çizgileriyle yoruma dayanan ve bilimsel bir teknik olan Hint astrolojisiyle. El falınızda yalnızca sağlığınızı, kaç çocuk doğuracağınızı ve akıl çizginizi görebilirler. Oysa Hint astrolojisinde kişinin önündeki altı ay içerisinde (el çizgileri altı ayda bir değiştiğinden) karşısına çıkacak fırsatlar, riskler konusunda bilgiler veriyorum ve onlara yaşamlarının kritik noktalarında, doğru karar almalarında danışmanlık yapıyorum.

Örneğin ben elime baktığımda biyolojik olarak çocuk sahibi olmayacağımı görüyorum. Fakat, el falına bakanların dediği gibi, çocuğun olmayacak deyip geçmiyorum. Çünkü bir mutlak kaderimiz bir de değiştirebileceğimiz cüzzi kaderimiz vardır.

Benim çocuk sahibi olabilmemi mutlak kaderden cüzziye çevirebilirim günümüzün tıbbi yöntemleri sayesinde, bu mümkün. Artık tüp bebek yöntemleri, mikroenjeksiyon teknikleri var, rahatlıkla çocuk sahibi olabilirim. İşte ben insanlara bunları da anlatıyorum. İnsanlara, sadece riskleri göstermekle kalmıyor, o risklerden nasıl yara almadan, doğru karar alabilirler bu konuda onlara yaşam koçluğu yapıyorum.

Duru görü nedir? Hangi konularda yapıyorsunuz?

Duru görü tek bir konuda yapılıyor. Ben duru görüyü kişinin hayatıyla ilgili yapmıyorum. Kişi, duru görü için bir soruyla geliyor bana. Yani kişiler hangi konuda istiyorsa ona göre duru görüye bakıyorum.

Bunları benim başıma gelen örneklerle anlatmak istiyorum. Mesela Libya’daki halk ayaklanmasını bir müşterime, dört ay önce duru görü bakarken gördüm. Çok sevdiğim bir müşterim var; yurtdışındaki firmalarla çalışıyor kendisi başmühendis. İki ülkeden iş teklifi almış: Biri Azerbaycan diğeri Libya. Hangisine gideyim diye sordu bana.

Duru görü çok önemli bir konudur; bunun medyumlukla falan ilgisi yoktur. Bunun için küçük bir meditasyon yapıyorum. Karşıma bir mum koyuyorum ve ona konsantre oluyorum. O mum ışığındaki harelerle olaylar, vizyonlar şeklinde önüme geliyor. Baktım Libya yanıyor. Arkadaşıma dedim: “Aman ha sakın Libya’ya gitme!” Oysa ona en iyi teklif Libya’dan gelmişti, çok ciddi bir para söz konusuydu. “Sakın gitme orada ölümlerle karşılaşırsın. Hem sana o teklifi yapan firmayı da görmüyorum!” dedim. Biliyor musunuz tüm o olaylarla birlikte, o firma kapandı.

Günde 100 kişinin el çizgilerine bakıp yorum yapabilirim; ama duru görü bir üst benliğe çıkış olduğu için, günde birden fazla kişiyi alamıyorum duru görüye.

Duru görü yaptığınız kişiler içinde sizi çok şaşırtan ilginç bir anınız var mı?

Adanalı bir müşterim vardı. Anne ve babasının ölümüne görememiş. Bana: “Babamın ölümünü göremedim ama onu ölümünden sonra çok sık rüyamda görüyorum. Babam benden bir şey istiyor ama ne olduğunu anlayamıyorum” dedi. O zaman ona sana bir duru görü yapalım dedim.

Bağ evleri vardır bilirsiniz. Kendi mal varlığını kendisi çalışarak elde eden bu adamcağız, bu bağ evindeki büyük küplerin altına hayatını yazdığı notları koymuş. İstemiş ki tüm bunları ailesi, torunları, çocukları öğrensin, nerden nereye geldiklerini bilsinler. Bu yüzden tüm bu notların bir kitap olarak basılmasını istemiş. Aynen duru görüde gördüğüm o bağ evinde, o defteri buldu kızı ve babasının ondan istediği gibi tüm notları bir kitap haline getirip bastırdı. Oysa ben müşterimin, ne bağ evini ne de bu tür bir geçmişleri olduğunu biliyordum. Duru görüyle gördüm tüm bunları. Bu hiç unutamadığım bir olaydır.

Burçlara neden inanmıyorsunuz?

Ailemde ve birçok tanıdıklarım arasında aynı yumurta ikizleri olanlar var. Aynı yumurta ikizleri birebir aynı özelliklere sahip demektir, öyle değil mi? Ama ne yaşantıları, ne zevkleri, ne tercihleri, ne de okulları, ne kişilikleri aynı… Halbuki aynı yumurta ikizleri bunlar, burçları da yükselenleri de aynı. Ama alakasız kişilikler. Çünkü Allah herkese ayrı bir ruh vermiştir. Ben yengeç burcuyum ama yengeç burcunun hiçbir özelliğini taşımıyorum. Tam bir aslan özelliklerine sahibim.

Açın bütün burçların genel özelliklerine bir bakın. Herkes merhametlidir: Boğalar, Akrepler, Yengeçler inanılmaz merhametlidir der burçlar. Ama hepimiz aynı özellikte miyiz peki? Ailelere bağlılık derler herkes ailesine bağlıdır. Tüm bunlar, kişiye özel değildir. Oysa Hint astrolojisinde tamamen kişiye özel bilgiler vardır ve hiçbir şekilde bir başkasıyla aynı özellikte değildir.

Peki kişiye özel yıldız haritalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

Yine de aynı şeyi söyleyeceğim. Kişiye özel çıkarılan o tablolara baktığınızda karakteristik özelliklere dair bilgiler vardır. Ve tüm bunlar % 50’lik bir tahmindir. O zaman aynı yumurta ikizlerinin aynı kaderi yaşaması lazım…

Sizin burçlarla değerlendirdiğiniz kişilik özellikleridir. Bir de ruhun özellikleri var diyorum. Bizler kişilik ve ruhtan oluşmaktayız. Şöyle deriz: “Benim ruhum bir şeyler istiyor ama ne olduğunu bilemiyorum.” Ama şöyle demiyoruz: “Benim kişiliğim şöyle bir şeyler istiyor” gibi…

Hepimiz ruh ve kişilikten oluşuruz. Batı astrolojisi kişiliklerle ilgilidir. Ama ruh bambaşkadır. O ruhun kaç yaşında olduğunu, nerden geldiğini biliyor musun? Nerden reankarnasyon olduğunu?

Dünyaya kaç kere geldiğimizi, hangi ruh olduğumuzu Hint astrolojisinden öğrenebildiğimizi söylüyorsunuz. Nedir bunlar?

Beş değişik şekilde ruh varır. Birincisi, “sıfır ruhlar”dır; yani ilk defa dünyaya gelenlerdir bunlar. Bu ruha sahip insanlar çok zordur. Niye çok zordur? Çünkü hayatta çok sınavları vardır. Her şeyi deneyimlemek, öğrenmek için atılırlar. Bilgi ve tecrübeleri yoktur bu ruhların. Sıfır ruh karşısındakini dinlemez; her şeyi kendi yaşayarak öğrenmenin peşindedir. Sıfır ruhla dünyaya gelmiş biriyle evlenen bir kadın kendi gelişmiş bir ruhsa bunların beraber yaşaması ne kadar zordur biliyor musunuz?

Bana geliyor diyor ki: “Şebnur Hanım adamın bir kadını mutlu etmek için her şeyi var; işte parası, zekası, eğitimi, kültürü, yakışıklılığı ama onunla o kadar farklıyız ki ne yapsam anlaşamıyoruz.” Halbuki ikisi de aynı eğitim seviyesine, aynı maddi imkana, aynı kültüre sahipler. Normalde çok iyi anlaşmaları beklenir öyle değil mi?

Sıfır ruha, gelişmiş bir ruh rehberlik edemez. Çünkü sıfır ruh, onu dinlemez. Sıfır ruhtan sonra bebek ruh gelir. Daha önce yaşama bir kez gelenlerdir bebek ruhlar. Bebek ruhtan sonra gelişmekte olan ruhlar gelir. Yani daha önce dünyaya birkaç kez gelmiştir. Ama daha çok şey öğrenmek zorundadırlar. Ya da karmalarını tamamlamak adına gelirler.

Gelişmiş ruhlar ise en iyi ruhlardır. Biz bunlara spritüel ruhlar diyoruz. Farkındalıkları çok yüksek olanlardır. Bunlar sadece ve sadece birkaç eksikliğini tamamlamak için gelirler. Ya da başka ruhlara rehber olmak için gelirler.

Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ecevit de Demirel de gelişmiş ruhlardır. Onlar zannederler ki bu yaşantıdaki deneyimleridir sahip oldukları liderlik vasıfları. Halbuki onlar eski ruhlardır; bundan dolayı tecrübelidirler. Örneğin, Atatürk olgun bir ruhtur, gelişmiş bir ruhtur. Sonra bazı ruhlar vardır Peygamberimiz gibi, diğer Peygamberler gibi, yalnızca bir defaya mahsus gelirler dünyaya. Amaçları, misyonları için gelmişlerdir. Onlar yüce ruhlardır. Dervişler, ermişler de olgun ruhlardır.

Boşanmak üzere olan çok çift gelir bana. Bakıyorum aralarındaki ruh farkına:"Hayır asla boşanmayın, çünkü sen ona rehbersin” diyorum. “Allah seni bunun karşısına rehber olasın diye çıkardı. Ona rehberlik yap, çünkü ilişkiniz düzelecek “ dediğim çok çift var.

Aynı zamanda da Feng Shui konusunda da uzmansınız. Evimize bolluğu, bereketi getirmek için neler önerirsiniz?

Evdeki bereket ve bolluk için, muhakkak her evde bir yuka ağacı veya bonzai olsun diyorum hep. Sabah uyanır uyanmaz ilk iş evinizin tüm camlarını açarak, evinizi havalandırın. Sabah uyanır uyanmaz hemen yataktan fırlamayın; 2-3 dakika yatağınızda derin derin burnunuzdan nefes alıp verin. Bu şekilde, uyurken farkında olmadan yaşadığımız stresi atarız ve yeni bir enerjiyle güne başlarız. Her sabah, 2-3 dakika bu nefes egzersizine vakit ayırın.

Ailenin tüm bireyleri muhakkak akşam yemeğinde bir araya gelmeli. Mutfağınıza özellikle meyve ya da çiçek enerjileri olan tablolar asın. Mutfağınızda bereketi ve bolluğu yaratır. Mutfaklarda özellikle ve özellikle ocakları birden fazla yakın. Yani iki ocakta yemek yapıyorsanız üçüncünü de yakın.

Yapay ayçiçeği de evinize, işyerinize şans getirir. Ayçiçeği güneşe doğru açılır, enerjiyi güneşten alırlar çünkü. Yapay çiçeklerden enerjisi olan tek çiçek ayçiçeğidir.

Bir de şans ve bereket için evlerinizde küçük küçük keseler yapın. Yeşil renkli yaptığınız bu keseleri, sahte altın paralarla süsleyin. Ve evinizdeki bozuk paraları oraya atın; bunu evinizin diğer odaları için de yapabilirsiniz. İki üç yere koyun evinizde. Çok kısa bir süre içinde para enerjinizin artacağını göreceksiniz.

Sağlıklı bir bedene sahip olmak için yoga yapın, dans edin, yürüyüş yapın, pilates yapın. Tabi önce ruh sağlığınıza dikkat edin. Çünkü ruh sağılınızı kötü olduğu zaman yaptığınız hiçbir şey size dönmez. En kötüsünden değil, en olumlu tarafından olaylara bakmaya çalışın. Kötü de olsa "Allah’ın bir bildiği vardır” deyin. “Her musibette bir hayır vardır” fikrini hayatınıza koyarsanız o iş hayra döner.

Renkler de kişiye özeldir. Mutfaklarınızda sarı rengini sık kullanmaya çalışın; güzel ve yaratıcı tarifler konusunda sizi teşvik edeceğiniz göreceksiniz.

Çocuk odaları için mavi-yeşil tonlarını kullanabilirsiniz. Elektronik cihazlardan yayılan radyasyon için kristal kuvarsı özellikle de çocuklarınızın yatak odalarından eksik etmeyin diyorum. Çocuğunuzun odasında bilgisayar olmasın. Aksi takdirde çocuğunuz bütün gece o bilgisayardan yayılan radyasyona maruz kalır. O yüzden çoğu çocuk renksiz, halsiz, enerjisi düşük bir halde okula gidiyor sabahları.

Çocuğunuzun zihninin dinlenmesi ve kaliteli bir uyku uyuması için, nevresim takımlarını pembe, mor veya fuşya renklerinden birini seçin. Küçük bir ametis taşını da yastıklarının altına koyarsanız çocuğunuzun sabahları uykusunu almış ve huzurlu bir şekilde uyunmasını sağlamış olursunuz.

Balcı'ya ulaşabileceğiniz telefon numarası: 212 212 78 06

Değerli açıklamalarıyla bizleri aydınlatan Yaşam Koçu ve Hint Astroloğu Şebnur Kuran Balcı'ya hepimizaileyiz.com ailesi olarak teşekkür ederiz.

Mayıs 2011

Röportaj: Cansu BULDU ÇAN

Dikkat: Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, hiçbir şekilde kullanılamaz.

Konular :