ÖZEL RÖPORTAJLAR

Sağlıklı Nesiller Sağlıklı Beslenen Annelerden Doğar…

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 10.08.2011 - Güncelleme : 09.07.2022
Ahmet Aydın

Prof. Dr. Ahmet Aydın

Son yıllarda yapılan araştırmalar, birçok hastalığın temelinde yanlış beslenmenin yattığını gözler önüne seriyor. Daha anne karnındayken başlayan sağlıksız beslenme, doğacak çocuğun birçok hastalığa yatkın bir vücutla dünyaya gelmesine neden olabiliyor…

"

Anormal çocuğun doğması Allah'tan değil, kuldandır!" diyen, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, doğru bildiğimiz birçok yanlışa dikkat çekiyor.

Beslenme konusunda yaptığı açıklamalarla, yazdığı kitaplarla kamuoyunu bilgilendirmeyi ilke edinen, ülkemizin en önemli akademisyenlerinden Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın bilgilendirmelerini, daha sağlıklı nesiller ve yarınlar için; özellikle annelerin ve anne adaylarının bir solukta okuyacağını düşünüyoruz.

Doğacak bebeklerde şekil bozukluğu gibi birtakım yapısal bozuklukların anne-baba adaylarının beslenmelerinin önemi nedir?

Yapısal bozuklukların yanında diyabet, kanser, alerji, geniz eti, bademcik, sinüzit, otizm, şizofreni, kanser ve kalp hastalığı gibi birçok hastalık anne karnındaki beslenme ile çok yakından ilişkili olabiliyor. Hatta çocuğun zekâsı ve güzelliği de beslenmeden çok etkileniyor. Yani anormal bir çocuğun doğması çoğu kez Allah’tan değil, kuldan!

Genler besinlerini almadan iyi çalışamıyorlar. Eğer genler iyi beslenirse ve toksinlere maruz bırakılmazlarsa fetüs (dölüt, cenin) sağlıklı olarak doğuyor. Genler kötü beslenirse fonksiyonlarını yerine getiremiyor; organlar ve uzuvların oluşması ve merkez sinir sisteminin olgunlaşması gibi biyolojik gelişim programlarının işlemesi aksıyor. Yani genlerin yapısı değişmiyor; ama fonksiyonları bozulabiliyor.

Sağlıklı Nesiller Sağlıklı Beslenen Annelerden Doğar Bebek

Hamileler ve hamile kalmayı düşünenler nasıl beslenmeliler?

Aslında her doğal gıda fetüsün sağlıklı olarak gelişmesi için çok önemli. Ama yine de bunlar içinde bazıları çok spesifik: Anne adayları, sağlıklı bebek dünyaya getirmeleri için; Folik asit, D vitamini (güneş), A vitamini, B12 vitamini, omega-yağ asitleri, kolesterol, iyot, çinko ve probiyotikler bakımından zengin besinleri tüketmeliler.

Bebeklerin düşük tartıyla dünyaya gelmesinin anne beslenmesiyle bir ilgisi var mı?

Büyük ölçüde öyle. Düşük doğum tartılıların bir bölümü erken (prematüre) doğuyorlar. O nedenle doğal olarak kiloları düşük. Bir bölümü ise gününde doğuyorlar ama yine de kiloları düşük oluyor.

Bilindiği gibi normal gününde doğan çocukların kilosu 2.5-3.5kg arasındadır. Düşük doğum tartısı daha çok sosyoekonomik durumu iyi olmayan ve doğum öncesi dönemde izlenmeyen annelerde daha sık görülüyor.

Gebelik sırasında yetersiz beslenme bebeği başka hastalıklara da maruz bırakabiliyor. 2.5 kg’ın altında doğan bebeklerin ileriki yaşamlarında diyabet, hipertansiyon ya da koroner kalp hastalığı olma olasılıkları, normal kilo ile doğan bebeklere oranla 10 kat daha fazla.

Sağlıklı Nesiller Sağlıklı Beslenen Annelerden Doğar Balık Yağı

Siz hamilelerin kesinlikle balık yağı takviyesi almasını öneriyorsunuz. Gerçekten çok mu önemli?

Balık yağı en önemli omega-3 kaynağıdır. Yeni bir canlının oluşturulmasındaki en önemli ham maddelerden biri, omega-3 yağ asitleridir. Maalesef modern beslenme tarzımız, omega-3 eksikliğine yol açıyor. Gebelik sırasında ise bu yağlara olan ihtiyaç müthiş artıyor. Annedeki eksiklik, anne gibi bebeği de etkiliyor.

Beyin gelişiminin büyük bir bölümü hamilelikte ve hayatın ilk iki yılında olmakta. Bu nedenle omega-3 takviyesinin gebelikten önce başlayarak bütün gebelik süresinde ve emziklilik döneminde yapılması şart (hatta en iyisi ömür boyu yapmak). Fazla balık yağı yiyen emzikli kadınların sütündeki omega-3 yağ asitlerinden zengin oluyor ve doğal olarak da bebeğe çok faydası oluyor.

"Folik Asitin 1mg’ın Üzerinde Alınması Kansere Yol Açabilir"

Bir röportajınızda folik asit takviyesinin mutlaka hamile kalınmadan önce alınması gerektiğini söylüyorsunuz, neden?

Birçok insanda metilentetrahidrofolat redüktaz (MTHFR) geninde yapısal değil ama fonksiyonel bir bozukluk var; buna gen polimorfizmi deniyor. Birçok insanda bu bozukluk var.

MTHFR gen polimorfizmine sahip kadınlar eğer yeterli folik asit almazlarsa şekil bozukluğu olan çocuklar doğurabiliyorlar. Bu bozukluklar arasında, bel açıklığı, omurilik fıtığı, dudak-damak yarıkları ve Down sendromu gibi hastalıklar da var. Diyetlerinde folik asitten zengin gıdalarla (özellikle yeşil yapraklılar) ya da folik asit takviyesi alanlarda bu bozukluluklar bariz şekilde azalıyor.

Ancak hamile kaldığını anladıktan sonra yapılan folik asit takviyelerinin bu bozukluklara belirgin bir faydası yok. Çünkü bir kadın döllendikten sonra en erken bir ay sonra hamile kaldığını öğreniyor. O zamanda ise organ taslakları çoktan ortaya çıkmış oluyor. Bu aşamadan sonra yapılan takviyenin faydası olmuyor. Bu nedenle takviyeye erken hamile kalmadan aylar önce başlamak gerekiyor.

Nesiller Sağlıklı Beslenen Annelerden Doğar Sebzeler

Burada sırası gelmişken bir önemli ayrıntıyı da belirtmek istiyorum: Günde tüketilen folik asitin 1mg’ın üzerinde alınmasının kansere yol açabilme ihtimali var. Ülkemizde satılan preparatlar da maalesef 5 mg’lık tabletler şeklinde…

Bizce kanserden ve doğumsal anomalilerden korunmak için folik asit tableti almak yerine, ömür boyunca folik asitten zengin taze sebze ve meyve tüketimini teşvik etmek gerekir.

Hamilelerin yarısının plansız olduğunu düşünürseniz, konunun önemi daha iyi ortaya çıkar. Taze sebze ve meyve yiyerek sadece sadece folik asiti değil ayrıca çok sayıda vitamin, mineral ve flavonoidi de bir arada almış oluyorsunuz.

Gelelim bebek beslenmesine… Birçok annenin büyük sorunudur ek gıdalara geçiş dönemi. Hangi aylarda hangi ek gıdalar verilmeli?

Dünyanın birçok ülkesinde kırsal yörede oturan insanların önemli bir bölümü bebeklerini 6 aya kadar sadece kendi sütleri ile beslerler. Daha sonraki aylarda et, karaciğer, peynir, yumurta, sebze, meyve gibi yiyecekleri çiğneyerek ya da ezerek yavrularına verirler.

Belli bir müddet daha anne sütüne devam ederler ve katı gıdalara tam geçtikten sonra da yavrularını yavaş yavaş memeden keserler (yaklaşık ikinci yaşın sonunda). Diğer memeliler de aşağı yukarı aynı şekilde davranırlar.

Bebeklere sabah kahvaltılarında neler verebiliriz?

Mesela yumurta verilebilir; besin değeri yüksek ve ucuz bir protein kaynağı. Bir yumurtadan 3 hafta sonra bir civciv çıkıyor. Yani yumurtanın içinde bir canlıyı oluşturabilecek her türlü yapı malzemesi var. Bu nedenle haftada 1 yumurtadan fazlası zararlı diyen doktorların esasen kendileri hastalarına zararlı.

Bir bebeğe altıncı aydan itibaren tam yumurta verilmeye başlanabilir (günde bir tane, iki de olabilir). Eğer alerji gelişirse sadece yumurta sarısı verilir ve yumurta akına alerji ihtimalinin azaldığı 1 yaşından sonra başlanılır. Rafadan yumurta lop yumurtadan daha iyi. Köy yumurtası tercih edilmelidir (yani özgür dolaşan tavukların yumurtası!!). Sabah kahvaltısında ya da diğer öğünlerde tam yağlı peynir ve zeytin ezilerek verilebilir.

İnek sütü kullanmak zararlı mı?

Süt bütün dünyada en önemli alerji nedeni; süt alerjisinin sıklığı %10’ları geçiyor. Ayrıca inek sütü kullanımı C vitamini ve demir eksikliğine de yol açabiliyor.

Bütün bu sakıncalarına rağmen gelişmekte olan ülkelerde yaygın olan kötü beslenme sorunu yüzünden, demir ve C vitamini (meyve püreleri) takviye edilmesi koşulu ile inek sütü kullanılabilir.

Kutu mamalar da inek sütünden yapılmıyor mu?

Evet inek sütünden yapılıyor. Bu nedenle onlar da alerjen. Yalnız bir avantajları demir katkılı olmaları.

Fakat inek sütü kullanımında bazı noktalar çok önemli. Sütün pastörizasyonu ve ısıtılması bazı olabilecek patojen (hastalık yapan) bakterileri ortadan kaldırırken faydalı bakterileri (probiyotikler) de yok etmekte. Homojenize ve UHT’li sütler ise çok daha büyük bir sorun.

Gerek kaynatılmış gerekse de pastörize ve UHT’li sütlerde sütün içinde bulunan probiyotikler (faydalı mikroplar) ve sindirim enzimleri büyük ölçüde yok oluyor. Ayrıca probiyotikler önemli bir özellikleri de sindirim enzimleri üretmeleri. Bu enzimlerin bir bölümü proteinleri parçalıyor. Eğer proteinler yeteri kadar sindirilmeden kana geçerse, bağışıklık sistemimiz bunları düşman olarak görüyor ve tahrip etmeye çalışıyor. İşte alerji dediğimiz hastalıklar böyle oluyor.

Bu sütlerin içindeki probiyotikleri ve sindirim enzimlerini artırmanın en iyi yolu sütü, yoğurt mayası ya da daha iyisi kefir mayası ile mayalamak. Böylece ölü sütü diriltmiş oluyorsunuz. Ama maalesef siz de biliyorsunuz marketlerde satılan yoğurtların neredeyse hiçbiri ekşimiyor. Çünkü raf ömrünü artırabilmek için probiyotikleri yok ediliyor. Bu durumda en iyisi yoğurdun ya da kefirin evde yapılması.

Süt, süt olarak verilmemeli mi yani?

Evet, tam olarak söylediğim bu. Hatta muhallebi de yapılmasın diyorum. Çünkü muhallebi ölmüş sütle yapılıyor, hem de tatlı. Bu yaşta çocukları tatlıya alıştırmak metabolik sendromun tohumlarını ekiyor ki, biliyorsunuz metabolik sendrom hastalıkların en az dörtte üçünün nedeni.

Bebekler için sağlıklı bir sebze çorbası nasıl hazırlanmalı?

Çocuk beslenmecileri sıvı olduğu için sebze çorbası değil yarı katı olan sebze püresinin tüketilmesini isterler. Ama, bebek alışana kadar sebze maması çorba şeklinde de verilebilir.

Mesela bir tencereye 1 çay kaşığı tereyağı ya da zeytinyağı, 1 orta boy havuç, 1 orta boy patates üç kahve fincanı su ve bir tutam tuz (mümkünse deniz ya da turşu yapılan kaya tuzu) koyularak pişirilir. Daha sonra hiçbir ezme işlemi yapmadan tel süzgeçten geçirilerek çorbanın suyu süzülür.

Çorbanın suyuna 1 tatlı kaşığı irmik atılır. 5 dakika daha kaynatılır. Eğer bebek çorba suyuna alışmışsa havuç ve patates püre haline getirilerek verilmeye başlanır. Çocuk püreye alıştıktan sonra içine pirinç de ilave edilir. Daha sonra püreye mevsimlik sebzeler de (kabak, maydanoz, bezelye, ıspanak vb) ilave edilir.

Bebeklere genellikle tarhana, mercimek vb. çorbalar verilir; siz diyorsunuz bu durum için?

Baharatsız tarhana ucuz ve besin değeri çok yüksek olan geleneksel bir mama. Mercimek demirden zengin bir baklagil, bu nedenle çorbasının bebeklere verilmesi iyi bir seçim olacaktır. Tabii bu arada evde pişirilen yemekler de bebeklere verilebilir. Örneğin kabak dolması yapılmış; ezilerek bebeğe verilir.

Bu arada bazı hekimler süt çocuklarının ek gıdalarına yağ konulmamasını istiyorlar ki bu çok yanlış. Çünkü hızla büyüyen bebeğin yağa çok ihtiyacı vardır. Tabii ki kullanılacak yağ sıvı ise zeytinyağı, katı ise hayvani yağlar olmalı.

Dokuzuncu aydan sonraki beslenmede nelere dikkat etmeliyiz?

Dokuzuncu aydan itibaren bebekler artık katı gıdaları çiğneyebilecek kadar birkaç dişe sahip oluyorlar. Bu dönem içinde evde yapılan tencere yemeklerine başlanabilir. Böylece hem bebek normal yemeklere alışmış olur, hem de aile bütçesine yük olmaz. Bu dönem içinde anne sütü yavaş yavaş azaltılarak kesilebilir. Fakat yeteri kadar ek gıda almak koşulu ile anne sütüne iki yaşına kadar devam etmek en iyisidir.

Bu yaştaki bir çocukta en çok görülen sorunlardan biri sadece sulu gıdaları yemeleri. Bu durum bazen 2-3 yaşına kadar devam edebilir. Katı sert gıdaların yeteri kadar çiğnenmemesi, kemirilmemesi diş gelişimini de büyük ölçüde bozarak çürüklere ve şekil bozukluklarına (ortodontik bozukluklara) yol açıyor.

Peki bir yaşından sonra nasıl beslemeliyiz çocuklarımızı?

Bir yaşından sonra çocuklar kural olarak aileleri ile birlikte üç öğün yemek yerler. Ayrıca istenirse kuşluk ve ikindi vakitlerinde meyve, şekersiz (!) yoğurt, kefir, peynir gibi yiyecekler verilebilir.

Süt çocuklarına hızlı emilen şeker içeriği yüksek gıdaların (ekmek, bisküvi, un, nişasta, pasta, şeker, pekmez, bal, kola, gazoz, meyve suları) verilmesi insülin direncinin erken yaşta olmasına yol açıyor. Bu nedenle şeker, un, nişasta ve bunlardan yapılan gıdaların çok azaltılması gerekiyor.

Çocuklara ne zaman ve ne kadar omega-3 takviyesi yapılmalı?

Omega- 3'ün insan sağlığındaki yeri çok önemli. Ama geleneksel beslenme tarzımızdan uzaklaştıkça maalesef çok büyük bir bölümümüzde omega-3 eksikliği gelişti. Bu durum birçok kronik hastalığın salgınlar halinde yayılmasına neden oluyor. Oluşumunda omega-3 eksikliğinin rolünün olmadığı bir hastalık yok gibi.

Bebek sadece anne sütü emiyorsa (ilk altı ay) ve anne yeteri kadar balık yağı alıyorsa takviyeye gerek yoktur. Fakat bebek mama ile besleniyorsa hemen balık yağına başlanmalıdır. Bebekler için günlük doz 250-500mg arasında değişir. Büyük çocuklar için günlük doz 500-1000mg arasında olmalıdır.

Yazın balık yağı tüketilmemeli mi?

Balık yağında çok az A ve D vitamini bulunur. Bu nedenle yaz-kış kullanılabilir. Balık karaciğeri yağında (cod liver oil) ise A ve D vitamini bulunur. Normal miktarlarda tüketildiğinde bu vitaminlerin zararı yoktur, faydası vardır. Fakat çok aşırı balık karaciğeri yağı alınıyorsa yazın D vitamini yüküne dikkat edilmelidir. Tabii bu arada aşırı A vitamini de alınmaktadır ki bu durum da tehlike yaratabilir.

Sağlıklı Nesiller Sağlıklı Beslenen Annelerden Doğar Kanser Şeker

Unutmayın, Kanser Şekerle Beslenir!

Bir beslenme uzmanı olarak, çağımızın en yaygın hastalıklarından olan kansere karşı ne gibi tedbirler almamızı önerirsiniz? Niçin kanser vakaları her geçen gün artıyor?

Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (işe de yaramaktadırlar) çünkü günün birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür. Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez. Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez; çünkü şeker kanseri beslemektedir.

Şimdi, kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken, onu şekerle beslemek mantıklı geliyor mu size? Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?

Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır. Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır. Kanser, çiğ yiyeceklerdense pişmiş yiyecekleri sever. Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir. Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın. Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!

Türkiye’deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır. Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.

Alacağımız birkaç tedbirle bile kanserin en az üçte ikisini önleyebilirsiniz:

• Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
• Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
• Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini uygulayın.
• Bol taze sebze ve meyve yiyin.
• Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
• Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
• Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
• Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse mandra sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
• Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
• Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
• Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!).
• Streslerden uzak durun.
• İyi uyuyun.
• Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durum.
• D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
• Yeteri derecede egzersiz yapın.
• Aşırı alkol kullanmayın.
• İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
• Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
• Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
• Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
• Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.

Değerli açıklamalarıyla bizleri aydınlatan Prof. Dr. Ahmet Aydın'a hepimizaileyiz.com ailesi olarak teşekkür ederiz.

Ağustos 2011

Dikkat: Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, hiçbir şekilde kullanılamaz.

Konular :