ANNE BABA REHBERİ - GÜVEM TÜRE

Çocuklar Oyunla Hayata Tutunur

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 30.04.2014

Cocuklar Oyunla Hayata Tutunur

“Çocuk işte… İş yok güç yok tek bildiği oyun” demeyin sakın. Çok dikkat ister oyun oynamak. Öyle herkesin yapabileceği bir iş değildir. Marangoz olabilirsiniz, mühendis olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz ama her gün oyun oynayamazsınız. Hadi deneyin bakalım. Oturun ve legolarla bütün gün ev yapın ve bozun, sonra gene yapın. İki arkadaşınızı çağırın eve, onlarla birlikte yutamayan bebeklere mama yedirmeye çalışın… Çok zor değil mi?..

Çocuklarımız oyun oynarken hayata tutunuyorlar. Çevrelerini tanıyorlar, arkadaşlık ediyorlar, kendilerine olan güvenleri artıyor, neyi yapıp neyi yapamayacaklarını görüyorlar. Arkadaşlarla oynarken bizlerin yapamayacaklarını yapıyorlar. Onlar hem senarist hem yönetmen hem de aktris ve aktörler. Bu en çok evcilik oyunlarında görülüyor. Biri oyun kurucudur, (şimdi sen baba olacaksın ve kapıdan gireceksin),bir diğeri ise yönetir(tamam ama kapıdan şöyle gireceksin), diğerleri de oynar.

Hayatta işte tam bu değil mi?

Birileri kurgular, bu kurguları da birileri şu veya bu şekilde oynar… Birbirleri ile paylaştıkları demek ki salt roller değil, duygular, ilişkiler ve yarın alacakları roller. Oyun hayatın ilk kostümlü provası. Daha sonrasında ise tekrarı yok.

"Bir Sürü Oyuncak Varken Buna Sardırdı”

Bir çocuk bir diğerine benzemediği ve tek olduğu için, oyunlar da birbirine benzemez ve tek değildir. Bazen bir grup hep aynı oyunu oynar veya bir çocuk hep aynı oyuncakla oynar. İzleyin ve sakın karışmayın. "Bir sürü oyuncak varken buna sardırdı” demeyin. O konuda edineceği deney bitmemiştir. Vardır bir bildiği. Ne yapacağına kendisi karar verecektir.

Oyuncak nedir?

Oyuncak, oynanacak şeydir. Yani oyun yaratılabilen her şeydir. Hayallerinin sonsuzluğu kadar oyuncak vardır. Eski bir kumaş parçası, kullanmadığınız eski şapkalarınız, çantalar, ayakkabılar, kibrit kutuları, tuvalet kağıtlarının kalan kartonu, boncuklar, gazoz kapakları gibi şeyler oyuncaktır. Annelere sorarsanız,(babalara sormadım, onlar bu oyuncak işleri ile ilgilenmezler ve bunu boş iş zannederler)bunların çöp olduğunu söylerler.

EvdekiTüm Materyaller Onun Oyuncağı Olabilir

Bu materyaller hayal güçlerini sonsuzlaştırırlar. Yaratıcılıkları artar. Planlar yapmayı öğrenirler. Kız çocuklara genellikle bebek alınır. Bir kızın evde bir sürü bebeği olduğunu düşünün. Daha sonraki isteklerini nasıl karşılayacaksınız ve o neyi keşfediyor “hazır-sunulmuş” bebekle oynayarak? Etrafınızdaki yetişkinlere bakın ve kimler hiç parmaklarının ucunu bile oynatmadan hangi oyuncaklara sahip olmuşlar keşfetmeye çalışın.

Cocuklar Oyunla Hayata Tutunur

Oyuncak SeçimindeDikkat Edeceğimiz Noktalar Neler?

Oyuncak seçerken kız ve erkek oyuncakları olarak bir ayrım yapmamalıyız. Oyuncakları cinslerine göre değil meraklarına göre seçmeliyiz. Yaratıcılıklarını geliştirmek için oyuncak almalıyız. Bu nedenle şiddeti çağrıştıran oyuncaklardan uzak durmalıyız. Dayanıklı ve çabuk kırılmayan oyuncakları tercih etmeliyiz. Başkaları ile paylaşılabilen, birlikte oynanabilen oyuncakların yanında büyüklerin yardımı olmadan da oynayabilecekleri oyuncakları seçmeliyiz.

Oyun Ne Zaman Başlar?

Öğrenmeye başladıkları zaman oyun başlar. Ne zaman öğrenmeye başlarlar? Doğdukları anda. “Büyüyünce öğrenir” diye bir şey yok. “Büyüyünce çok geç olabilir” var. Üçüncü aydan sonra refleksleri, istemli harekete dönüşür ve ayağını ellerini fark ederler, onlarla oynamaya başlalar. Eğer bu sıralarda hep kucakta ise ve sürekli ilgi odağı ise, büyüklerinin kendisinin oyuncağı olduğunu düşünür ki doğrudur. Etrafındaki büyükler, bebeğin oyuncağı olmaya başlamışlardır. Parlak, janjanlı, renkli şeyleri severler. Yere bir çarşaf serin ve bebeği onun üzerine bırakın. Yumuşak ve renkli şeyleri de yanına koyun ve izleyin. Onun oyuncağı bulmasına ve oyunu öğrenmesine izin verin. “Ah canım yetişemedi” diyerek oyuncakları eline uzatmayın. Hayatta uzanıp almasını işte buradan başlayarak öğrenecek.

Ben ay be ay veya yaş- yaş nelerle oynayabilir diye yazmak istemiyorum. Anneler oyunun genelde ne kadar işlevsel olduğunu bilirlerse zaten sorun kalmayacak. Dişleri kaşınınca kucakta dolaştırmak yerine eline havuç verilebilir. Hem dişler kaşınır hem de suyu emilir mesela…

Yürümeye başladığı zaman, tekerlekli ve çektiği zaman arkasından gelen oyuncakları severler.

Çocuklarımızın oyundan öğrenmeleri için başka neler yapabiliriz: Onlara oyun için alan yaratabiliriz. Oyuncaklarının dağınık olmaması için sepet veya raf gibi düzenekler hazırlayabiliriz, Oyun alanının güvenli olmasını sağlayabiliriz. Oyunlarını küçümsemeyerek, katılabiliriz.

Düşüncelerimizin kalitesinin yaşamımızın kalitesini etkilediğini unutmamalıyız. Bu nedenle olumlu duygu ve düşüncelerimizin olumlu davranış kalıpları olarak yansıması da doğaldır.

Çocuklarımızın oyun içindeki düşüncelerinin onların tüm hayatlarında kalabilecek davranış kalıpları olabileceğini bilirsek sanırım bundan böyle “Oyun mu, çocuk işi” demekten vazgeçer ve onların hayatlarını ciddiye almanın ilk adımlarını atarız...

Oyun ciddi bir iştir, şakaya gelmez.

Kolay gelsin...

Kaynak: "Güvem'ce"

Güvem Türe

Okul Öncesi Eğitim Uzmanı

Konular :