Delilik
Her insan her an delirebilir. Nedir delilik? İnsanın anormal davranışlar sergilemesi mi? Sıradışı davranış mıdır delilik? Normal davranış nedir o zaman? Kime normal denir? Eğer onlar normalse, ben deliyim.
Akıllı olma hali ile deli olma hali arasında incecik bir çizgi var. Bütün iş o çizgiyi atlamamakta.
Deliliğin ne olduğunu bilmememize rağmen ne kadar çok kullanırız “şimdi delireceğim” lafını. Oysa, bence hiç kimse bile bile delirmez… Yavaşça olur o iş ve bir de bakmışsın ki delisin.
Düşünün bakalım sizi ne delirtir... Kocanızın her sabah pijamalarını yere atması mı? Çocuğunuzun odasını hiç toplamaması mı? Yoksa yemek yememesi mi? Yoksa kayınvaldenizin zırt-pırt her şeye ”sen bilirsin ama...” diye başlayarak karışması mı? İşyerinde işe yaramadıklarını düşündüğünüz kişilerin sizden çok itibar görmeleri mi?..
“Seni deli eden şey, yine sende.” demiş Yunus Emre. Ben de sizlere bakış açınızı değiştirirseniz delirmezsiniz diyeceğim. Vesveselerimizden, saplantılarımızdan, ”Ben her şeyi bilirim”den ne kadar uzaklaşırsak, delilikten de o kadar uzaklaşırız.
Anneler, sizi en çok çocuklarınız delirtiyor değil mi? Bu soruyu annelere sordum zira çocuk nedeni ile saçını başını yolan baba görmedim ama anne gördüm. Toplantılarda en çok anneler söz alırlar ve hep onlar dertlidirler. Babalar daha mı az ilgili oldukları için, çocuklarını daha mı az tanıdıkları için soru sormazlar. Bence hiçbiri değil, sadece babanın bakış açısı farklıdır.
Anneler, delirmeyelim. Bu çocuğu siz doğurdunuz ama onun sahibi değilsiniz. O sizin karbon kopyanız değil. Sadece sizi üzen davranışlarında “babasına benziyor” hiç değil.
Çocuğunuz sizden ama artık sizin değil. Çocuğunuz sizin canınız ama tıpkı siz değil.
Yunus Emre’nin deyişini unutmayalım. Eğer canınızı sıkan bir durum varsa buna sebeb olan ne ise onu bulmaya çalışmak daha akıllıca değil mi? En çok yemek konusunda delirir anneler. Çocuğun midesinin, çocuğun avuç içi kadar olduğunu hiç akıllarına getirmezler. Bir yaşına kadar mama ile besledikleri çocukları yemek yemeyince delirirler. Oysa gereksiz bir delilik bu. Çocuk bu durumu ve başına geleni bilse, çocuk delirecek.
Çocukları ile sokağa çıkamayan anneler var. Çocuk sürekli vızıldanarak birşeyler ister ve alınmayınca da kendini yere atar. Anne delirir. Size iki gün önce şahit olduğum bir olayı anlatmak istiyorum.
Açık havada bir muhallebicide anne-baba ve çocuk kutsalı oturmuşlar kahvaltı ediyorlar. Çocuk, klasik olarak yemiyor. Anne ısrarlı. Anne zannediyor ki o lokmayı yemezse çocuk orada göçecek. Bu arada serin ve çocuğun üzerinde bir de şal var. Çocuk kahvaltı ile falan ilgili değil. Baloncu var az ilerde ve sürekli sivrisinek gibi vızıldanarak balon istiyor. Baba evde paketle balonun olduğunu ve alınmayacağını söyledi. İlk hareket eli ile ağzını kapaması olduğu çocuğun ve ikinci hareketle de üzerindeki şalı attı. Anne üşüyeceğini söyledi. Yanıt “Bana ne.” O kadar doğru bir yanıt ki. Çocuğa ne üşütürse. Hasta olursa anne ve babaya ceza verecek. Ne isterse olacak. Baba iki dakika bile dayanamadı ve bu şantajı yedi. “Tamam.Lokmanı bitir. Balon alalım.”dedi. İŞTE BU... Çocuk büyüdükce anne ve baba delirecekler ve neden delirdiklerini anlamayıp ”Bu kız bizi delirtiyor.” diyecekler.
Sürekli çocuklarının arkasından odasını ve oyuncaklarını toplayan anneler, ergenlik çağına gelen çocuklarının dağınıklığından delirirler. Oysa onları deli eden şey onlarda. Toplamazlarsa delirmezler. “Toplamayalım da darmadağınık mı kalsın?” Kalsın. Size ne... Oda onun odası.. Size ne?.. Yok ama, büyükler kendilerini her şeyden sorumlu hissederler ve sorunlu olurlar. Ergenlik çağı anneleri daha da delidirler. Çocuklarının dışarı çıkınca gelmeyeceğini veya kötü yollara sapacağını düşünürler. Oysa o güne kadar sorumluluklarını bilerek yetiştirilmiş olan bir ergen gittiği gibi gelir.
Sorunlardelirince çözülüyor mu? Bence beter oluyor. Delirdiğimiz zaman kendimizi kaybediyoruz. Yüzümüzün o halini gören çocuk nasıl olup da delirmiyor diye şaşırmak için hemen koşarak gidip aynaya bakmalıyız. Bunu bir kere yapın delirmekten vazgeçersiniz. 13 yaşındayken oğluma elektrikçiye giderek elimde tuttuğum uzun kablonun ucuna bir fiş taktırmasını istedim. Bunu yaptıracağı yer de 20 adım ötede. Aradan 2 saat geçti ve ben bu 2 saat içinde en az 10 kere “hadi!” dedim. Sonunda o kadar delirdim ki, hem bas bas bağırdım hem de kabloyu boynuma dolamaya başladım.
Delilikten öleceğim ya... Bu arada birden kendimi fark ettim. Sadece kızgın değil, müthiş komik bir durumda olduğumu gördüm. Bu komik ve aptal durumun da tek nedeni bendim.
Bundan neyi öğrendim:
a) Ergenden iş isteyeceğine git kendi işini kendin yap,
b) “Hadi”leme,
c) Susmayı bil......
Yutkunmayı, susmayı, sakin olmayı, beklemeyi, dinlemeyi ve daha pek çok şeyi öğrendim. Öğrenmenin yaşı yok.
Kendimizi, hep çocuklarımıza birşeyler öğretmeye koşullamışız. Bu durumu ters çevirelim ve bizler onlardan birşeyler öğrenmeye çalışalım. Hem eğlenceli olacak hem de onları delirteceğiz.