ÇOCUK BESLENME VE SAĞLIK

Antibiyotikler, Astım ve Alerjik Hastalıkları Tetikliyor Peki Ne Yapmalı?

Aysegul Baran Ayşegül BAŞARAN
Yayın : 06.05.2019 - Güncelleme : 03.04.2023

Bağırsaklarımızda bizimle dost olarak yaşayan, bağışıklık sistemimize omuz veren mikrobiyatamız, yaşamın ilk yıllarında anne sütüyle beslenme ile zenginleşerek gelişmeye başlar. Bağırsakları adeta bir kale duvarı gibi mikroplardan ve alerjenlerden koruyan mikrobiyatamız; besinlerin sindirimi, vitaminlerin sentezi, bağışıklık sisteminin düzenlenmesi, zararlı mikropların dışlanması, toksinlerin ve kanserojenlerin uzaklaştırılması gibi görevleri yerine getirir.

Modern yaşam tarzında özellikle işlenmiş ve hazır gıdaların, bağırsak mikrobiyatasını olumsuz yönde etkileyerek çocuklarda alerjik hastalıkların artışına sebep olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Yaman, astım çeşitleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Antibiyotikler Astım ve Alerjik Hastalıkları Tetikliyor

 

1. Gereksiz Antibiyotik Kullanımı Bu Hastalıkları Artırıyor  

Astım, dünyada 300 milyon kişide görülüyor. Ülkemizde erişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5’i, çocukların ise yüzde 13’ünün astım hastası olduğu biliniyor. Görülme sıklığı gün geçtikçe artan astım, çağdaş toplumların hastalığı olarak anılıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise bilinçsiz antibiyotik kullanımı olarak karşımıza çıkıyor. Sık sık ve gereksiz yere kullanılan antibiyotikler vücudun savunma mekanizmalarını alerjenlere karşı da zayıflatıyor.

 

2. Alerjik astımda genetik faktörler etkili 

Astımın 2 tipi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi olan alerjik astımda daha çok; ev tozu akarı, baharda ağaçlarda, çimenlerde ve tahıllarda görülen polenler, küf mantarları, bazı evcil hayvanların tüyleri ve salyalarındaki maddeler gibi çevresel uyarılar alerji geliştirebilmektedir. Alerjik astımı olan kişilerin alerjik yapısı genelde genetiktir. Anne ya da babada mutlaka bir genetik altyapı vardır.

Günümüzde alerjik astımı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi yoktur. Bazı seçilmiş vakalarda ve çocuklarda kullanıldığında etkinliği gösterilmiş immünoterapi dediğimiz alerjiye karşı duyarsızlaştırma yöntemi kullanılmaktadır. Yani kişinin neye alerjisi varsa küçük dozlarda vererek bir nevi alerjiyi oluşturan nedene karşı duyarsızlaştırma yöntemi uygulanmaktadır.

Ancak bu yöntem erişkinlerden ziyade çocuklarda ya da arı alerjisi gibi, tek bir hayvana karşı ya da ev tozlarına karşı spesifik alerjisi olanlarda kullanılmaktadır. Hastanın böyle bir tedaviye uygun olup olmadığına ancak uzman karar verebilmektedir.

Son yıllarda birçok çalışmaya konu olan mesleki astım bu gruba girmektedir. Örneğin seyislerde zaman içinde at kılına karşı alerji gelişebilmekte ve hasta atın yanına geldiği anda solunum yolları reaksiyon verebilmektedir. Bu kişiler tatil günlerinde ve iş ortamlarından uzaklaştıklarında herhangi bir astım şikayeti yaşamamaktadır.

3. Alerjik olmayan astım genellikle erişkin yaşlarda ortaya çıkıyor 

Alerjik olmayan astımlarda ise hastada tıpkı alerjik astımda olduğu gibi belirtiler görülmekte ancak testlerde herhangi bir alerjene hassasiyet saptanamamaktadır. Genellikle erişkinlerde ortaya çıkan alerjik olmayan astım türünde solunum yollarında daralma ve iltihaplanmalar meydana gelmektedir. Eforla ortaya çıkan astım türü bu gruba dâhildir.

Hasta egzersiz yaptığı, efor sarf ettiği anlarda astım şikayetleri yaşamaktadır. Efor dışında herhangi bir şikâyet yaşamaz. Bu türün alerjik özelliği yoktur.

 

Alerjiye Yatkın Olanlar Lifli Gıdalardan Zengin Beslenmeli 

4. Neler Alerjenlere Duyarlılığı Artırıyor?

  • Bağırsak Mikrobiyatasının Çeşitliliğinin Azalması Alerjenlere Duyarlılığı Artırıyor

Bağırsak mikrobiyatamızı ve bağışıklığımızı destekleyen en önemli besinlerden biri lifli gıdalardır. Amerika’da yapılan bir çalışmada haftada 30 farklı çeşit bitkisel besin tüketenlerin en zengin bağırsak mikrobiyatasına sahip oldukları ortaya koyuldu. Bağırsak mikrobiyatasının içeriğinin değişmesi bağışıklık sistemini etkiliyor, zararlı mikrop ve alerjenlere duyarlılığın artışına neden olabiliyor.

Neler Astımı Tetikliyor?

5. Hijyen Takıntısı Astıma Davetiye Çıkarıyor 

Hijyen koşullarının ebeveynler tarafından özellikle bebeklik döneminde abartılması, doğal yaşamdan belli oranda uzaklaşılması ve beslenme faktörlerinin değişmesi çocuklarda alerji gelişiminde önemli rol oynamaktadır. 

Alerjik astım riski yüksek olan çocuklar; 

  • Katkılı gıdalarla beslenen çocuklar,
  • Anne sütü almayan çocuklar,
  • Anne babası sigara içen ve sigara dumanına maruz kalan çocuklar,
  • Ebeveynleri tarafından gereksiz yere, uzman kontrolü dışında antibiyotik verilen çocuklar,
  • Abartılı hijyenik ortamlarda bulunan çocukların astım olma olasılığı diğer çocuklara göre çok daha fazladır.
  • Evinde evcil hayvan bulunan çocuklarda ise bilinenin aksine astım gelişme olasılığı daha düşüktür. Ancak çocukta gelişen astım türü hayvan alerjisiyse bu durum geçerli olmaz.

Çocuğun uzman kontrolünde muayene edilip, ne tür bir alerji geliştiği tespit edilmeli ve buna göre evcil hayvan beslenip beslenemeyeceğine karar verilmelidir.

 

6. Hangi Durumlarda Astımdan Şüphelenilmeli? 

  • 3 haftayı geçen öksürüklerde astım ihtimali düşünülmeli 

Bilinen klasik astım belirtileri göğüste hırıltı, hışıltının olması ve nefes darlığıdır. Ancak bazen sadece öksürük de astım belirtisi olabilmektedir. 3 haftayı geçen öksürüklerde, öksürüğün sebebi bulunamıyorsa astım mutlaka düşünülmelidir. Bazı hafif astım hastaları kendilerini sadece öksürükle belli etmektedir. Bu nedenle, kronik öksürük hastalarının astım yönünden araştırılması önemlidir.

Diğer az bilinen belirti ise göğüste baskı hissi oluşmasıdır. Hasta yeterince hava alamaz ve göğüste bir baskı varmış gibi hisseder. Kronik öksürük ve göğüste baskı hissi önemli astım belirtileridir.

 

  • Astım hastaları ataklar dışında normal yaşantılarını sürdürebiliyor 

Astımlı hastalar atak anları dışında normal yaşantısını sürdürebilmektedir. Düzenli tedavi ve takiplerini sürdüren, ileri seviye astıma ulaşmamış astım hastaları maraton yarışlarına dahi katılabilmektedir. Astımın KOAH gibi hastalıklardan en önemli farkı budur. KOAH’ta belli bir seviye sonrasında hastalık hiçbir şekilde gerilemez. Ama astımda kişi ataklar dışında, ilaçlarını düzenli kullanarak tamamen sağlıklı bir yaşantıya geçebilir.

Ancak eğer alerjik astımlıysa ve günün birinde yoğun bir alerji teması olursa yeniden atak geçirebilir. Bu nedenle tedavinin amacı doğru anlaşılmalıdır. Astım bir ameliyat ile ya da bir ilaç kullanmak ile tamamen geçecek, ortadan kalkacak bir hastalık değildir.

 

7. Neler Astımı Tetikliyor?

  • Stres astımı tetikliyor 

Kişinin ruhsal durumu astımın tetiklenmesinde rol oynayan faktörlerden biridir. Aşırı stres astımı tetiklemektedir. İlaçlarını düzenli kullanan, tetikleyici faktörlerden uzak duran düzenli bir hastada bile stresli bir anda astım atağı görülebilmektedir. 

  • Gebelik döneminde astım hastaları için özel ilaçlar kullanılabiliyor 

Astım hastalarının hamilelik döneminde kullandığı ilaçlar da önemli bir problemdir. Hamilelikte ideal olan hiç ilaç kullanmamak olsa da anne adayının astımı bebeği olumsuz etkileyecek düzeydeyse anne embriyonun gelişmesine zararlı ektisi olmayan bazı astım ilaçları kullanabilmektedir. Atak geçiren anneler çocuğa zarar gelmesin diye ilaçlarını kullanmaz ise ataklar esnasında embriyoya zarar verebilmektedir.

8. Akdeniz Tipi Beslenme Astımdan Koruyor

Pediatric Allergy and Immunology dergisinde yakın zamanda yayınlanan bir makalede Batı tipi beslenme dediğimiz hazır besinlerin yüksek oranda tüketiminin çocuklarda astım sıklığını arttırdığı, aksine Akdeniz tipi beslenmenin ise koruyucu olduğu ortaya koyuldu. Ayrıca yaşamın ilk yıllarında tek tip beslenme yerine günlük diyette besin çeşitliliğin sağlanması durumunda 6 yaşında astım görülme sıklığının azaldığı belirtildi.

Öyle ki günlük diyete eklenen her farklı besin için astım riskinde %26' lık bir azalma olduğu rapor edildi. 

  • Meyve, Sebze, Balık ve Yoğurttan Zengin Bir Diyet Astım Riskini Azaltıyor

Avrupa’daki pek çok ülkeyi kapsayan çocukların hamilelikten itibaren uzun süreli takip edildiği başka bir çalışmada; meyve, sebze, balık ve yoğurt açısından zengin bir diyet tüketilmesinin yine 6 yaşında astım riskini azalttığı gözlendi. Özetle, bu çalışmalar bize bağırsaklarımızdaki iyi mikropları yani mikrobiyatamızı doğal ve tek tip besinle değil çok sayıda besinle beslersek astım olma riskimizin azaldığını söylüyor. 

  • Doğru Beslenme, Uzun Süreli İlaç Kullanma İhtiyacını Ortadan Kaldırıyor

Tüm bu bilgiler ışığında, hem kendimizi hem çocuklarımızı alerji ve romatizma gibi hastalıklardan korumak ve bağırsak mikrobiyatamızı güçlendirmek için işlenmiş gıdalardan uzak, çeşitli lifleri içeren Akdeniz tipi sağlıklı bir diyet uygulamamız uygun olacaktır.

Beslenmemizi düzenleyerek hastalık riskimizi azaltabilir ve böylece uzun süreli ilaç kullanma ihtiyacımızı da ortadan kaldırabiliriz. "Tıbbın Babası" Hipokrat’ın da dediği gibi “Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalan kısmı da hastadır."

Konular :

alerjik hastalıklar, astım, astımın belirtileri, astımın tedavisi