İLİŞKİLER

Bağlanmaktan Neden Korkarız?

Psikiyatrist Dr. Zeynep Pınar Dr. Zeynep Pınar
Yayın : 17.09.2014 - Güncelleme : 23.12.2024

Kimisi için korkulu rüya olan bağlanma, ilişkilere yön veriyor.  Güvenli bağlanma mutlu ederken saplantılı olanlar sonunda yalnız kalıyor. Psikiyatrist Zeynep Pınar, “Bağlanmaktan korkup kaçan da var; ilişkiyi her şeye rağmen kovalayan da.  Bağlanma ve özgüven arasında yakın bir ilişki var. Özgüvenin temeli ise, bebeklik döneminde atılıyor “ dedi. 

Her ilişkinin parmak izi de her aşk acısının reçetesi de bir birinden farklı.  Ancak günümüzde ilişkilerde sıkça dile getirilen ortak bir sorun var; bağlanma fobisi. Bağlanmak, özgürlüğün düşmanı mı?

Psikiyatrist Dr. Zeynep Pınar, bağlanmanın temelinin bebeklik döneminde atıldığına dikkat çekerken, tek taraflı bağlanmanın yıkıcı etkilerini anlattı. 

Bağlanmaktan Neden Korkarız

 

Özgüveni Yüksekler Bağlanma Sorunu Yaşamıyor 

Bağlanmanın Temeli Bebeklik Döneminde Atılıyor 

Anne ve bebek sürekli birbirlerini görüş alanı içinde olsun isterler. İhtiyaçları zamanında karşılanan bebek, kendini önemli ve değerli hisseder.  Aynı zamanda karşısındaki kişileri ve dünyayı,  ‘güvenilir, olumlu’ bir yer olarak algılar. Yani özgüvenin temelinin atıldığı, depresyondan korunmanın başladığı zamandır. Erişkinlerde ilişkilere yön veren  bağlanma ile özgüven arasında da yakın bir ilişki var.

 

Tek Taraflı Bağlanmanın Yıkıcı Etkileri Yaşanıyor 

1. Güvenli bağlanma: Kendilerini değerli ve sevilebilir algılarken, diğer insanları da ulaşılabilir ve duyarlı görürler. Özgüvenleri yüksektir, yakınlık kurmaktan rahatsız olmazlar. Başka kişi ve durumdan bağımsız karar verebilme yetisine sahiptir.

2. Saplantılı bağlanma: Kendilerini değersiz bulurken diğerlerini olumlu değerlendirmektedir. Diğer kişilerin onayı ve kabulünü kazanmaya çalışırlar. İlişkilerle aşırı meşgul olurlar. Yakın ilişkiler içerisinde olmayı arzu etmekle beraber, diğerlerini kendilerinden uzaklaştırabilirler.

Bağlanmaktan Neden Korkarız

3. Korkulu Bağlanma: Kendilerini değersiz algıladıkları gibi, diğerlerini de olumsuz değerlendirirler. Kişi kendisinin sevilmediğini düşündüğü gibi başkalar tarafından reddedilme korkuları vardır.  Yakın ilişki kurmaktan çekinirler ya da ilişkilerinde fazla sorun yaşarlar.

4. Kayıtsız Bağlanma: Kendilerini değerli ve sevilebilir olarak algılarken, diğerlerine karşı olumsuz değerlendirmelere sahiptirler. Hayalkırıklığına uğramamak ve reddedilmemek için yakın ilişkilerden kaçınır. Bağımsız ve güçlü olmaya çalışarak olumlu benlik algılarını devam ettirmek istemektedirler. 

 

Aşkın Nörobiyolojisini Anlamak 

Bağlanmak, Özgürlüğün Düşmanı mı? 

Beyinde aşkla birlikte uyarılan bölümler davranışları ve bağlanma duygusunu da belirlemeye başlıyor. Dr. Zeynep Pınar, aşkın nörobiyolojisini şöyle özetledi: 

Ödül merkezi uyarıldığında tanımlanması güç mutluluk hali ortaya çıkar. Dopamin salınımının ardından objektif algılama yitirilir. Bu durumda dost ve yakınların tavsiyeleri duyulmalı. Beyinde ‘Amigdala’nın aktivasyonu kaybedince korku merkezi durur ve aşk cesaret verir. Kişinin sosyal yaşamını etkileyen, günlük aktivitelerine engel olan, hastalıklı ve mutsuz eden aşk tablosunda ise psikiyatrik yardım alınması gerekmektedir.

Konular :

#bağlanma #tek taraflı bağlanma  #ilişki #bağlanmaktan korkmak 

BÜLTEN ABONELİĞİ
Aileye ve hayata dair en güncel uzman görüşleri için bültenimize hemen ücretsiz abone olun!
Zorunlu Alan
Zorunlu Alan