Otizmi Engellemek Mümkün mü?
Son yıllarda otizm önü alınamaz bir salgına dönüştü. Artık 60-70 çocuktan biri otistik. Birçok anne baba ya da anne baba adayları çocukları otistik olabilir korkusunu yaşıyor.
Günümüzde öyle aileler var ki, sağlıklı doğan, 1-2 yaşına kadar sağlıklı gelişen, onlara agucuk yapan, gülen bebekleri yüzlerine bakmaz, onlarla iletişim kurmaz oluyor. Diğer çocuklarla oynamıyor, diğer çocuklar gibi davranmıyor. Otizm teşhisi konuyor. Aile kahroluyor.
"Otizme Çözüm Var"
Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Uzm. Dr. Cem Kınacı’nın birlikte hazırladıkları, ‘Otizme çözüm var!’ adlı kitap otizm sorununa parmak basıyor. Bu hastalığı tanıyanların sayısı da hastalığın görülme sıklığı da günden güne artıyor. Türkiye de bu artıştan nasibini alan ülkeler arasında.
Otizm Neden Artıyor?
Uzman yazarların, “Otizm tedavi edilebilir”i anlattıkları kitap, otizmi ailesinde yaşayanlara yol gösteriyor. “Otizme Çözüm Var” adlı kitapta otizmin biyomedikal tedavisi detaylarıyla anlatılıyor. Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Uzman Dr. Cem Kınacı kaleme aldığı kitapta, otizmin nasıl geliştiği ve mücadele için neler yapılabileceği konusuna dikkat çekiliyor.
Yoğurt Mayalayarak Dahi Çocuğunuzun Hayatını Değiştirebilirsiniz
Henüz doğmamış çocukları kurtarmayı hedefleyen kitabın yazarları Prof. Aydın ve Uzm. Dr. Kınacı’ya göre alacağınız önlemlerle, yiyip içtiğinize, kullanacağınız kozmetiğe, duvar boyasına göstereceğiniz özenle bu salgının önüne geçmek mümkün.
"Otizm nasıl gelişir?", "Otizmle nasıl mücadele edilir?"in anlatıldığı kitapta yer alan: “Bir anne, sadece yoğurt mayalamakla bile çocuklarının hayatını değiştirebilir…” cümlesi bu amacı özetliyor.
Otizmle Yaşamak Nasıl Bir Duygu?..
•“Kız mı olsun, oğlan mı?” diye sorarlar hamilelere. Cevap bellidir: “Eli ayağı düzgün olsun da, ister kız, ister oğlan olsun…” Bebeğin sağlıklı olması bütün anne babaların ortak rüyasıdır.
•Çağımızın vebası diyorlar otizme. Salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Suçlu hepimiziz... Dünyayı kirletenler… Analarının korunaklı rahminde bile kendilerini bulan zehirlerden kurtulamıyor bazı bebekler. Hastalanmasınlar diye vuruldukları aşıdan, antibiyotikten, başlarına sürülen şampuandan zehirleniyorlar. Kimi zaman renkli gazozun boyası, kimi zaman da elma kurtlanmasın diye kullanılan tarım ilacı vuruyor yavruları. Hamile annenin saç boyası, ruju; uyudukları odanın PVC pencere çerçevesi, duvar boyası da masum değil. Zehir vücutlarında geziniyor, en çok da beyin ve sinir hücrelerinde… Zehir onu ne kadar erken yakalamışsa, hastalığın şiddeti de o kadar ağır oluyor. Anne karnında yakalamışsa çok daha ağır…
•Mide-bağırsak sorunları, bunlara bağlı olarak gelişen vitamin, mineral ve amino asit eksiklikleri, başta süt ve buğday olmak üzere çeşitli gıda proteinlerine karşı gelişen besin tahammülsüzlükleri, yeteri kadar güneşlenmeme ve maruz kalınan çeşitli toksinler bir araya geldiğinde otizm tablosu oluşuyor.
•Herkesin gördüğü gibi göremiyor, işittiği gibi işitemiyor, kafalarının içinde bir ışık ve ses bombardımanıyla yaşıyor otizmli çocuklar… O küçücük vücutlarında binbir türlü sorunla uğraşıyor; beyin kan akımında azalma, sinir sistemi iltihabı (nöroenflamasyon), bağışıklık yetersizliği, oksidatif stres, mitokondri fonksiyon bozukluğu, sinir-ileticisi (nörotransmitter) bozukluğu, toksin temizleme sorunları ve bağırsak florası bozukluğu ile mücadele etmeye çalışıyorlar..."