GENEL SAĞLIK

Öfkeniz Patlayan Şişe mi Yoksa Kurban Arayan Bir Ejderha mı?

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 18.05.2012

Öfkeniz Patlayan Şişe mi Yoksa Kurban Arayan Bir Ejderha mı

Günlük yaşamda gerek özel hayatta gerekse iş hayatında ‘öfke’ duygusu bazen hayatımızı dönülmez noktalara getiriyor. Öfkeyi kontrol etmek iş hayatında başarının en önemli anahtarlarından biri kabul ediliyor.

Psikolog Nuray Sarp, öfke hakkında merak edilenler ve bilinmeyenler hakkında sorulan soruları yanıtladı.

Öfke konusunda neden program başlattınız?

Çalışma ortamında, özel hayatta insanların öfkeleriyle ilgili sorunları var. Öfke tek başına oluşmuyor, tek başına doğal bir duygu. İnsanlar stresle ve öfkeyle baş etmekte zorluk çekiyor. Bu nedenle de öfkesini kontrolde zorlananlara faydası olması amacıyla bir çalışma başlatmaya karar verdik. Dünyada öfke kontrolü çalışmaları grup terapileriyle yapılıyor.

Programın içeriğinde neler var?

Öfke duygusu çok yoğunluğu yüksek bir şekilde yaşanıyor, fiziksel rahatsızlıklarla görülüyor, kalp atışları hızlanıyor, tansiyon yükseliyor. Öfke temel ve yararlı bir duygudur, eğer iyi kullanılırsa. Öfke duygusunun altında hayal kırıklıkları, üzüntüler olabilir. Ama pratik olarak nasıl çözülür kısmında düşünceyi fark etmek gerekir.

Programımızda örnek olaylar ve mücadele stratejileri geliştiriyoruz:

- Örneğin, patronunuz hazırladığınız raporu beğenmedi. Siz bu durumda, “Patronum benim yaptıklarımı zaten hiç beğenmiyor, hakkımı vermiyor, beni hep eleştiriyor” gibi düşünceleriniz varsa bu yorumlara bağlı hissettiğiniz duygular farklı olacaktır. Sizde bu duyguları oluşturan şeyi iyi analiz etmek ve sonucuna kadar olan aşamayı takip etmek gerekiyor.

- İş arkadaşınız söylediğiniz bir şeyi anlamadığında siz, “Bu da salak, beni anlamadı” derseniz öfkelenirsiniz. Ama “Sanırım kafası biraz dağınık, ondan anlayamadı” derseniz öfke duymazsınız, iletişimi de açık tutarsınız.

- Gün içinde kalıplaşmış bazı düşüncelerle hareket etmek, genellemelerde bulunmak, insanı çözümden uzaklaştırabilir. İnsan düşüncesini değiştirebilirse, duygularını da değiştirebiliyor. O zaman öfke üzerinde de daha başarılı olabiliyorsunuz, öfkenizi çok iyi fark edip davranışa dökebilirsiniz. O anda düşünceden davranışa geçene kadar uzun bir zincir var, uzun bir zaman var. Öfkelendiği anda mücadele etmek lazım, ama insanlar sanki mücadele edemeyecekmiş gibi görüyor.

Ailem de öfkeli ben de demek kolaya kaçmak mıdır?

Benim annem de babam da öfkeliydi, ben de öfkeliyim demek çözüm değildir. İnsan nasıl öfkeleneceğini, nasıl üzüleceğini, hangi olaylara nasıl tepki verileceğini çocukluğunda ailesinden görür ve öğrenir. O yüzden öfkeyi dışa vuruş tarzı değiştirilebilir, öfke kontrol edilebilir. Bu nedenle herkesin öfke tarzının birbirinden farklı olduğunu bildiğimizden, programımıza başlamadan önce katılımcılara öfke tipleri, şekilleri, stilleri olduğunu soruyor ve kişilerde bunlardan hangisinin olduğunu saptamaya çalışıyoruz. Biz hem grup çalışmaları hem de bireysel çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarda katılımcılar kendilerini yakın zamanda en çok öfkelendiren olayları seçiyorlar, onun üzerinde çalışıyorlar.

- Bazılarının öfkeyi patlayan bir şişe gibidir, çabuk parlak, çabuk söner.

- Bazıları öfkesini biriktirir. Hemen su yüzüne çıkarmaz.

- Bazıları yıllarca unutmaz. Öfkelendiği olay hatırlatılınca, aradan yıllar geçmesine karşın dün olmuş gibi anlatır.

- Bazısı öfkelendiği kişiden değil, bir başkasından çıkarır. Kısacası kendisine bir kurban seçer.

Öfke tipini ve eşiğini belirlerken bazı sorular soruyoruz. Öfke eşiğiniz düşük mü, yüksek mi?

Öfkenin problem oluşturabilmesi için sıklığı, süresi, davranış stili, karşıdaki kişiye zarar verilip verilmediği, adli olaya karışıp karışmadığınız, başınızı belaya sokup sokmadığınız da önemlidir. Öfke doğal bir duygu. Onu yaşamanız gerekiyor. Biz öfke duygusunu yok etmiyoruz, onu kontrol etmeyi öğretmeye çalışıyoruz. Sağlıklı alanlarda ve doğru bir şekilde öfkelenmek doğru. Öfkelenmeniz gereken şeylerde öfkeleneceksiniz, bunun davranışa yansımasının size ve karşınızdakine zarar vermemesi lazım. Çoğu insan bunu bitiremiyor, yıllar boyunca kalıyor, öfke şekil değiştiriyor, kırgın kalıyorlar, küs kalıyorlar. Kendilerini affedemiyorlar. Kişinin hayatını da zorlaştırabiliyor.

Öfke hakkında yanlış bildiklerimiz nelerdir?

- Temel olarak bilinen yanlışlardan bir tanesi, kadınlarla erkekler arasında bu konuda bir fark yok. İkisi de aynı şekilde öfkeleniyor, kadınlar toplumsal kültürel sebeplerden dolayı öfkelerini daha ılımlı bir şekilde ifade edebiliyor, erkekler ise şiddeti tercih ediyor. Anne yetiştirirken kız çocuğuna farklı, erkek çocuğuna farklı davranıyor.

- Öfke problem çözme aracı olarak görülüyor, bu doğru değil.

- Öfke kendini ifade etme biçimi değil. Bir duygu. İntikam, suçlama aracı değil.

- Öfkeyi davranışa şiddetle yansıtmak haklı bir tutum değil. Suç işlemek için, karşı tarafa şiddet göstermek için öfkelenmek bir mazeret değildir.

- Öfkeyi dışarı vurmak öfkeyi düşürür, kişi rahatlar deniliyor, oysa dile getirildikçe bir çığ gibi beslenerek büyür. Çünkü enerjisi yüksek bir duygu, anlattıkça aynı duyguyu yeniden yaşarsınız, ayrıntılandırmış olursunuz, buna yeni bir duygu ve düşünce eklenir. İlk baştakinden çok daha fazla olur.

- Öfkelenmiyorsam ilgilenmiyorum demektir diyerek öfkelenenler var. Beni kızdıran değersizdir ve benim öfkemi hak eder. Bu yanlış bir tutumdur.

- Öfkelenmezse ona hak vermiş olurum deyip bu öfkeyi canlı tutarlar. Öfkelenmeden de insan hakkını savunabilir. Ne çekincen olun, ne saldırgan olun, atılgan olun. Saldırgan olunca saygı duyarlar, korkarlar ama sizi sevmezler. Çekingen olunca saygı duymazlar. Atılgan olunca hem saygı duyar, hem sevebilirler.

- Atılgan olmak ne demektir? Duygusunu doğru yerde, doğru şekilde, doğru biçimde ifade etmektir. Karşınızdakine zarar vermeden, sadece kendi üzerinizden hakkınızı arıyorsanız atılgan bir insansınızdır.

- Öfke genelde buzdağı gibidir, hayal kırıklıkları, mutsuzluk, kaygı herşey olabilir. İyi irdelemek gerekiyor, bu da uzmanın iyi incelemesiyle ilgilidir.

- Herkes herkesi delirtebilir ama öfkemi kontrol edemiyorum, benim babam da öfkeliydi, bu kalıtsaldır diyemeyiz. Öfke otomatik olarak saldırganlığı doğuruyor. Öfke bir duygudur, saldırganlık bir davranıştır, düşmanca tutumdur. İkisi birbirinden çok farklıdır, çoğu öfke saldırganlığa gitmez.

Saldırganlık kişinin kendini iyi ifade edemediğini gösterir.

- Öfkeyi dışa vurmak her zaman arzu edilen bir şey değildir. Ama her zaman öfkenizi dışa vurun demiyoruz. Her zaman ifade edin demiyoruz. Her zaman da her öfkeyi ifade etmek doğru değil. Sosyal hayatı bozmayacak şekilde duyguları yaşamak önemli.

- Bunların altında temel gereksinimler var. Tüm insanlar ihtiyaçları doğrultusunda hareket ediyor. Engellenme hissi öfkeyi doğuruyor. Ait olma, özgür olma, güçlü olma gibi gereksinimleri var insanların.

- Kişi yaptığı işin sorumluluğunu alabiliyor mu? Bir kavgada tartışmada benim de sorumluluğum var dediğiniz anda başka bir noktaya gelirsiniz, hep karşı tarafa yüklerseniz çözümden uzakta kalırsınız. O davranış ve duygunun sorumluluğunu almak zorundasınız. Sorumlu insan kendinize verdiğiniz değeri başkasına da vermektir. Bunların yanında gevşeme önemli. Fizyolojik uyarılmayı durdurabiliyor musunuz ona bakıyoruz.

- Kendinizi öfkelenmeden nasıl ifade edersiniz öğrenmek gerekiyor. Nerede hatalısınız, nereyi değiştirmeniz lazım? İnsanlar bu sayede kendilerini tekrar ifade etmeyi öğreniyor.

- Öfkenin dışında en önemli konu kişinin kendi kendini bağışlayabilmesidir. Bu konu üzerinde ısrarla ve dikkatle çalışmak gerekiyor. Kendini affedebiliyor musun? Bir kart hazırlayıp yanına veriyoruz, ilk başta her yeni öğrendiğimizde nasil acemiysek öfkeyi kontrol etmeyi, ifade etmeyi bilmeyen kişi için çok yüksek başarı beklemek hata oluyor. O kartta kendisine özel hazırlanıyor, kendisi dolduruyor. Çok öfkelendim böyle düşünüyorum. Böyle davranılmasının nedeni de şu olabilir diye bir kart var, ona bakınca alternatif üretmesi gerektiğini hatırlıyor.

Konular :