HERKES İÇİN PSİKOLOJİ - NİLGÜN SARI

Çocuğunuz Okula Gitmeye Hazır mı?

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 10.08.2012

Çocuğunuz Okula Hazır mı

Okulların açılması yaklaşıyor. Eylül 2012'de minikler ve daha da minik olan çocuklar okula başlayacaklar. Okula başlamak için çocuğun yaşının 72 ay, 66 ay, 60 ay olması gibi kriterler söz konusu. Çocuğun yaşına göre okula başlama kararı vermek oldukça kolay bir hesaplamayı gerektiriyor. Doğum tarihinden okula başlayacağı tarihi çıkarttığınızda kaç aylık olduğunu hesaplarsınız olur biter. Fakat aylarını tamamlamış olması okula başlamak için yeterli değildir. Okula başlamak için duygusal, sosyal ve bilişsel olarak çocuğun yeterli olgunluğa ulaşmış olması gerekir.

Okula Hazırlık

Okul olgunluğu bilişsel ve duygusal gelişim testleri ile tespit edilebilir. Testler aracılığıyla çocuğun güçlü ve geliştirilmesi gereken yönleri belirlenir.

Çocuk öğrenmeye hazırsa öğretilebilen an gelmiştir. Herhangi bir şeyin öğretilebileceği optimum zaman, çocuğun duygusal zorluğa uğramadan kolayca ve yeterli bir şekilde öğrenebileceği zamandır.


Okul Olgunluğu Testlerle Tespit Edilebilir!

Çocuğun okuma yazmayı öğrenme sürecinde zihinsel olgunluğu, görsel ve işitsel algısı, konuşma ve dil gelişimi, düşünme ve dikkat becerisi, motor gelişimi, sosyal ve duygusal olgunluğu, ilgi ve motivasyonu önemlidir. İlkokula başlayacak olan bir çocuk, fiziksel özellikleri, yaşına uygun beden gelişimi, büyük ve küçük kas gelişimi, bilgiyi alabilmesi, konuşma olgunluğu ve kendini ifade debilmesi, diğer insanlarla bağımsız ilişki kurabilmesi, ilgisi, uyum kapasitesi, kendine güveni, öğrenmek için dikkatini verme süresi, sınıfta ders süresince oturması, dinlemesi, verilen yönergeyi alması, duygusal dünyası, durma bekleme, kurallara uyum açısından değerlendirilmelidir.

Aile İçi İlişkiler Okul Yaşantısında Çocuk İçin Belirleyicidir

Çocuğun, bireysel gelişimi, yetenekleri, çevreden aldıkları, şimdiye kadar öğrendikleri, okul öncesi yaşantıları ilkokul yaşamında başarılı ve mutlu olmasında etkili olacaktır. Oyun ve çeşitli sosyal deneyimler, evdeki konuşma ortamı, okuma yazmaya karşı tutum , evde çeşitli kitapların bulunması, güven ve kişilik gelişimi, aile içi ilişkiler okul yaşantısında çocuk için belirleyicidir.

Okuma yazma süreci diğer okul becerilerinde olduğu gibi hem olumlu hem olumsuz duygusal durumlara karşı çok duyarlıdır. Küçük çocuklar duygularını yeterince kontrol edebilecek olgunluğa henüz ulaşmadıkları için duygularını davranışlarıyla kolayca dışa vururlar. Duygularının etkisi altında olan endişeli, korkmuş, ağlayan bir çocuk, öğretmeni ve arkadaşları ile daha zor ilişki kuracak, okulda kendini güvende hissetmeyecektir. Bu durumda merakını, ilgisini, dikkatini sınıftaki etkinliklere vermesi oldukça güç olacaktır.

Güvensizlik Yaşayan Çocuk Sorumluluk Almaktan Kaçınır

Çocuğun kendisini güvenli ve yeterlilik duygusu içinde hissetmesi, başarılı olmasında önemli rol oynar. Okuma yazmayı öğrenirken çocuk, kendi kendine karar verebilme becerisini kullanacaktır. Güvensizlik duyguları taşıyan çocuk bu sorumluluğu almak istemeyecektir. Oysa denemeye istekli ve ilgi duyduğumuz zaman en iyi biçimde öğreniriz.

Çocuğun duygusal olgunluğunun önemli bir göstergesi annesinden ayrılabilmesi yani yalnız kalabilmesidir. Annesinden ayrışabilen çocuk düşünebilme becerisini de ortaya koyacaktır. Annenin aşırı ilgi gösterdiği, çocuğun yerine her şeyin yapıldığı, düşünüldüğü, çocuğun kendi kendine hiçbir işini yapmaya alıştırılmadığı durumlarda okula başlama anne ve çocuk için endişe verici olacaktır. Çocuk annesinden ayrılmanın ve kendi başına kalmanın korkusunu yaşayacaktır.

Okulda başarı sıkıntısı yaşayan çocuk: Kendine aşırı güven ya da aşırı güvensizlik, içe kapanma, ilgisizlik, dikkat dağınıklığı, tembellik, davranış sorunları, endişe, kaygı, korku, saldırganca davranışlar gösterebilir.

Okul ve öğrenme sürecinde anne babanın tutumu bir yandan çocuklarının başarısını desteklerken bir yandan da baskı altında tutmamak olmalıdır. Çocuğa karşı aşırı sert ya da aşırı gevşek yaklaşılmamalıdır. Çocuk okulla ilgili yanlış bilgilendirilmemeli, isteğini ve merakını harekete geçirecek şekilde yaklaşılmalıdır. Duygusal gelişimi için duygu ve düşüncelerini ifade etme fırsatı verilmeli, bağımsızlaşması, yalnız başına bir şeyleri yapabilmesi için cesaretlendirilmelidir.

Çocuğun duygusal dünyasını olumsuz etkileyecek aile içi değişikliklere karşı duyarlı olunmalı, özellikle kardeş doğumu, boşanma, çeşitli nedenlerle yaşanan ayrılıklar da çocuğun ihtiyacı olan psikolojik destek verilmelidir.

Konular :