HERKES İÇİN PSİKOLOJİ - NİLGÜN SARI

Mutlu Olmaya Nereden Başlasak?

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 30.10.2013

Mutlu Olmaya Nereden Başlasak

Yazmak, düşünmek, yorum yapmak için çok sevimli, çekici ama bir o kadar da zor bir konu: MUTLULUK… Nereden başlasak? Önce nasıl mutlu olacağımızı hayal edelim. Hayaller çok çeşitli olacaktır. Küçük bir çocuk dondurma, çikolata, şeker yemekten, oyuncak almaktan, parkta oyun oynamaktan, denize girmekten, kartopu oynamaktan mutlu olacaktır.

Sizi Ne Mutlu Eder?

Büyükler ise güzel bir tatil, çok para, iyi bir iş, güzel bir ev, mutlu bir aile ve sağlıklı olmak diyeceklerdir. Bunlar bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz genel isteklerimiz. Bir de her kişinin kendi gündeminde olan bu günlerde yaşadığı, onu huzursuz eden, kurtulmak istediği, geçmesini beklediği, düzelmesini istediği özel durumların istediği gibi sonuçlanması mutluluk getirecektir.

Her Zaman Mutlu Olmayı İstemek Normal Bir Şey mi?

Hayatımız boyunca bizim elimizde olmayan, kontrol edemediğimiz bizi mutsuz eden, tatsız, acı veren çeşitli olaylarla karşılaşırız. Bu olaylar, zaman içinde ruhsal dünyamızdaki etkisi değişikliğe uğrayarak daha başedilebilir duruma gelip bizi üzen, hüzünlendiren anılar olarak hatırlanırlar. Bunun dışında mutluluk olgusu ile ilgili birçok parametreden söz edebiliriz. Yazının konusu ise bu gibi gerçek hayat olayları ve diğer değişkenlerin dışında kalan “Her zaman mutlu olma isteği ve mutluluğun ötekine bağlı olması” düşüncesi üzerine olup hem yetişkinler hem de çocuklarla ilgilidir.

Yetişkinler ve Çocuklar İçin Mutluluğa Dair Birkaç Soru...

Mutluluğun kaynağı nedir?

Mutluluğumuz kime, neye bağlıdır?

Diğer kişiler ve şeyler bizim mutlu olmamızı sağlayabilir mi?

Hep mutlu mu olmalıyız?

Sonsuz mutluluk var mıdır?

Bizi Etkisi Altına Alan Düşüncelerle Kuşatıldığımızda Mutsuzluk Kaçınılmaz

"Zaman hız, haz ve mutluluk zamanı!.." "İste yeter!.." "Hiçbir şeyi ertelemeyin, sahip olun, mutlu olun!.." "Mutlu olmanın 40 yolu!.." "Her şeyim olsun!.." "Zaman çok az mutluluğu kaçırma!.." Ya da "Zaman çok fazla her şeye sahip olabilirsin!.."

Son iki düşünce özellikle çok kafa karıştırıcı. Acele edelim mi, etmeyelim mi? Paniklememiz gerekiyor mu bilemiyorum ama insanı telaşlandıran düşünceler ve dayatmalar bunlar. Günümüzde mutluluk için arzu ve isteklerin hemen doyumu öneriliyor. Mutlu olmak için önerilen seçenekler çok fazla, bir yandan da elimizi çabuk tutmalı, hızlı olmalıyız, zaman akıp gidiyor ve hayat kısa.

Hızlı Tüketim Mutluluğun Anlamınıda Kaçırıyor

Aldıkça, tükettikçe, sahip oldukça mutlu olunuyorsa paramız yok diye de üzülmemeliyiz, taksitle istediğimiz her şeye sahip olabiliriz. Taksitle aldıklarımızın sevinci, heyecanı geçmiştir; bu bir tatilse yaşanmıştır ve belki de aldığımız şey bozulmuştur ya da en kısa sürede modası geçmiştir ama taksitleri devam etmektedir.

Bilgi, fikir, düşünce, kitaplar, sevgi, ilişkiler, insanlar, durumlar, olaylar, yaşantılar aklınıza gelebilecek birçok şey o kadar hızla tüketilip etkisini yitiriyor ki ANLAM kaçıp gidiyor. Malesef süreç ve an yaşanamayıp sadece sonuca odaklanıyoruz.

Çocuk ve Ergenlerde de Ruhsal Sorunlara Neden Oluyor

Seçenek fazlalığı, hızlı olma zorunluluğu, yetişememe, eksik olmaya ve yetersizliğe dayanamama biz yetişkinleri tüketirken çocukları da MUTSUZLUK, DİKKAT DAĞINIKLIĞI ve HİPERAKTİVİTE belirtileri ile etkisi altına alıyor. İsteklerin anında gerçekleştirilmesi, engellenme ve bastırmanın olmaması çocuklarda ve ergenlerde ruhsal sorunlara yol açar.

Peki Ama Ne Yapmalı?

Mutlu olmamızın ya da mutsuzluğumuzun kaynağını ötekinde aramak kendi benliğimizi yok saymaktan başka bir şey değildir. İsteklerimiz öteki tarafından yerine getirildiyse mutlu edilmişizdir. Eğer istek ve arzularımız öteki tarafından karşılanmadıysa mutsuz edilmişizdir. Mutsuzluğumuzun mutlak suçlusu o dur. Mutlu ya da mutsuz edilmek benliği pasif duruma sokan, bağımlı kılan, etkisizleştiren, yok sayan bir durumdur.

Herkesi Mutlu Etmeye Çalışmak Doğru Bir Yaklaşım mı?

Bir diğer sorun da herkesi mutlu etmeye çalışmaktır. Ötekinin mutluluğunun tamamen bize bağlı olduğu yanılsamasıdır. Böyle bir ilişkide, kendini diğerini mutlu etmeye adamış olan kişi en sonunda yorulacak ve her iki tarafı da mutsuz edecek sonuçlar yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. Oysa ilişkilerde alma-verme dengesinin sağlıklı olması ilişkinin doyurucu olmasını da sağlayacaktır.

İstek ve arzuların doyurulması ertelenmezse ruhsal dünyada hiç bir çatışma olmayacaktır. Sürekli zevk peşinde koşan benlik kendisinin farkında olma ihtiyacı hissetmeyecektir. Oysa karar vermek, vazgeçebilmek, seçebilmek, ertelemek, iç dünyada çatışmalara yol açacak ama bu çatışmalar sayesinde ruhsal dünya gelişecek ve büyüyecektir.

Şimdi kendimize şu soruyu sorabiliriz:

Mutlu olmak için kendi benliğimizde var olan kaynaklarımız nelerdir?

Bu yazı ile sizi mutlu edebildim mi bilmiyorum ama ben mutlu oldum...

Konular :