Kaplumbağa Hızıyla Tükeniyor Yaşam
Yaşamın içinde, yaşama açılan pencerede nereye koyarız, düşlerimizi... Bin tane öğretmen kitapların içinden bize açar kollarını... Öğrenmek istediklerimiz, farklı hayatlar sunarlar düşünce dünyamıza... Asılırız pencerenin kanatlarına... Yön duygumuzu geliştirirler...
Sorgulamaya başlarız, birey olmanın dayanılmaz hafifliğini... Bazen de dayanılmaz zorluğunu... Duygu dünyamıza ne hayaller sığdırırız... Kimi hayal kahvesinde yudumladığımız kahve tadıdır... Kimi ise capcanlı yaşamın içinde kara dantel gibi bakar yüzümüze... Kara dantel sokağımızı sancılarla döşeriz... İçimize kan kırmızı rüzgarlar estiririz... Biz içimizdeki bireylere göz kırparız... Farklı farklı kimlikler barındırırız... Sarı saçlı, simsiyah, kızıl saçlarımızı savururuz... Sıkıntılarımızı tek başımıza yaşarız.. Kan kırmızı göz yaşlarımızı içimize akıtırız... Mutluluk sokağına ise arka sokaklardan savruluruz...
Kitaplarımız ise bize binlerce öğretmen olarak girerler düş dünyamıza... Bu yaşamın içinde binlerce duygunun, binlerce yaşamın asılı olduğu değerler kumkumasının, menekşe kokulu bahçelerine dönüşüverir hayal bahçemiz...
Hayal kahvesinden bir yudumun izdüşümünde buluveririz... Geçmişin gelecek düzleminde... Sabahlar, akşama ulaşır... Yıllar yıllara... Göz kırpar binlerce heceler... Nanik yaparlar... İşte böyle ufak ufak günlerin içinde yılların arkasından baka kalarız... Kaplumbağa hızıyla tükenir yaşamlar... Hey gidi günler diye diye...
AYSEL ARAS
hepimizaileyiz köşe yazarı