SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Ayaklarınız Sizi Terk Etse Ne Yapardınız?

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 18.03.2013

Ayaklarınız Sizi Terk Etse Ne Yapardınız

Pek çoğumuz Christy Brown’un “Sol Ayağım” kitabını okumuştur veya bu romanın beyaz perdede Daniel Day- Lewis’in tarafından canlandırıldığı filmini izlemiştir. Hepimizin hayatla bir mücadelesi var ve bu mücadele devam ediyor.

Geçmiş yıllarımıza baktığımızda, hepimiz hayatımızı farkı bir biçimde tanımlarız. Büyük bir çoğunluğumuz hayatın olumsuzluklarını görür, başkalarının hayatlarının ise olumlu taraflarını görür ve kendini kötü hisseder. Christy’nin hayat hikâyesinde olduğu gibi, zor hayatları roman gibi kabul eder, görmemezlikten geliriz ama onlar gerçektir.

Şu lodos yok mu? Her seferinde beni mahvediyor, baş ağrılarım dayanılmaz olabiliyor, geçen hafta lodosa seyahatim sırasında yakalandım ve ağrılar dayanılmaz olunca Anadolu’nun termal merkezlerinden biri olan Kozluca’da bir hastaneye gitmek zorunda kaldım. Hastanenin fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde doktoru beklerken, hastanede tedavi gören hastaları gördüm. Büyük çoğunluğu çocuk felci geçirmiş genç yaşta hastalardı. Onların neşelerini ve gözlerindeki mutluluğu görmeliydiniz. Umarım, hepsi iyileşir ve sağlıklarına kavuşurlar. Hepsinden önemlisi hayatlarının bu neşesini kaybetmezler. İçlerinde biriyle tanıştım, adı Pelin. Benimle bir hikayesini paylaştı:

Yeni sütünü içmiş, karnı guruldayan bir sokak kedisinin peşinden koşarken buldum kendimi. Kış günü olsa da, gün boyu güneş altında kalmış sıcak kaldırım taşlarının sıcaklığını hissetmek için ayakkabılarımı ona benden çok ihtiyacı olan bakkalın oğluna vermiş, ince taşların ayak tabanıma batmasına aldırmadan koşuyordum.

Koşarken, işveli bir kadın gibi poposunu sağa sola kıvırdığından adını Cilveli koyduğum, siyah beyaz alacalı sokak kedisini sonunda yakaladım. Annemin, bana yeni aldığı ayakkabıları, bütün gün evde yaramazlık yapan, son olarak annesinin çamaşır leğenine işeyen, bu yüzden ayakkabısız dışarı atılan bakkalın küçük oğluna verdiğimi duyduğunda bana kızacağı tonda bağırarak onu azarladım. Ya bağırmama ya da yeni koyduğum ismine şaşırdı; yeni bir aşk teklifi almış kızın utangaçlığında utanarak, gözlerini benden kaçırdı.

Onu yere koyduğumda kaçmadı. Yeni doğmuş yavrusunun tüylerini yalayarak onu yeni hayatına hazırlayan bir anne şefkatinde çıplak ayaklarımı yalamaya başladı. Önce utanıp bir adım geri çekildim, o ise bir adım öne atıp, bir daha yalamadan önce izin ister gibi başını yukarı kaldırdı, olur anlamında başımı aşağı- yukarı kaldırdım, utansam da ayaklarımın gıdıklanması hoşuma gitmişti. Sadece düşene ve fıkralara gülmüştüm daha önce, en çokdaedepsiz olanlarına, vücudumdan da gülünebileceğini bilmiyordum, kahkahalarla güldüm.

Cilveli ile popomuzu kırıtarak, yazın turistlerin doldurduğu, şimdi kışın soğuğunda, denizin hemen dibindeki ormanda beceriksiz avcının yeşilbaşlı ördeği vurmak için attığı kurşunun ördeği ıskalayıp vurup-kırdığı dal parçasının bir şekilde denize, oradan sahile vurduğu yere gittik. Dal parçasını alıp, kumların üzerine bir kalp çizdim. Şimdilik bir aşkım olmadığından bir tarafına kendi adımı, bir tarafına geçici olarak Cilveli’nin adını yazdım. Cilveli bana alışmış bu sefer utanmamıştı ama bu defa ben utanmıştım, kalbin üzerinde koşarak isimleri yok ettim. Ayaklarım kumlanmıştı, kum tanecikleri tatlandırmak için çileğin üzerine dökülmüş pudra şekeri kıvamındaydı, tek tek hepsinin şekerli tadını hissediyorum. Cilveli onları yalamasın diye temizlemek için denize girdim. Annemin evimizin bahçesinde astığı çamaşırların gece ayazında kalıp, robot gibi kalması gibi öylece kalakalmıştım. Ayaklarımı hissetmez olmuştum. Cilveli dalgalardan korkup kaçıp gitmişti. Giderken de ayaklarımı da yanında götürmüştü, bu onun suçu değildi, ayaklarım bunu bana zaten hep yapardı, hep sevdiklerimin peşinde giderdi onları tekrar bana getirmek için... O yüzden ayaklarım arada sırada beni terk etse de onları çok seviyorum…

Akşam uyumadan önce ben hep şükür ederim, bu gece de şükür edeceğim…

Sevgilerimle,

Konular :