SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Benim Anayasam

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 12.01.2012

Benim Anayasam

Yeni Anayasa çalışmaları başladı. Sivil toplum örgütlerinden yeteri kadar katkı sağlanmadığı yönünde eleştiriler var. Bende bu eleştirinden etkilendim. Sivil toplumum bir bireyi olarak bu konudaki kişisel düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

1-Türkiye Cumhuriyet’inde yaşayan, cinsiyeti, cinsel tercihi, ırkı, rengi ne olursa olsun vatandaşımız olan veya olmayan tüm insanlar, tüm hayvanlar, bitkiler, çiçekler, ağaçlar, depreme dayanıklı eski, yeni tüm binalar, köprüler, nehirler, göller, denizler ve bilumum burada hatırlayamadım canlı, cansız tüm değerlerin özgürce yaşama, olduğu gibi görünme, yaşam alanına sahip olma hakkı vardır. Biri diğerinden üstün değildir. Tüm ülke üstünde ve altında yaşattıklarınındır, hatta dünyanındır, kimsenin malı değildir.

2-Yargı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bağlanmalıdır. Geçen yıl bu mahkemeye Türkiye’den 9.000 dava gitmiş, bu dava sayısı ile mahkemenin % 40 işi Türkiye ile ilgili olmuş. Davaların %90’ı da aleyhimize sonuçlanmış. Kısaca adalet Türkiye sınırlarında değil, dışında sağlanmış. Hiç olmazsa Yargı direkt olarak bu kuruma bağlanırsa, adalet daha çabuk sağlanmış olur ve sonunda tam bağımsız olur.

3-Kuşdili, işaret dili, Türkçe, lazca insan bildiği dili konuşur, anlaşamıyorsa ve anlaşmak istiyorsa karşısındakinin dilini öğrenir. Bir Alman ülkemize yerleşse arkadaşları ile Almanca konuşur, bakkalda, devlet dairesinde meramını yardımsız anlatmak istiyorsa Türkçe öğrenir. Hangi dilde eğitim aldığımız değil, aldığımız eğitimi ne kadar iyi anladığımız ve bunu nasıl uyguladığımız önemlidir. Bugün ABD’de nüfusunun %30’u İngilizce bilmemektedir. Yerel dilini konuşursun, yerel dilinde okulda okursun, mezun olduğunda iş ararsın, yerel dilinde iş bulursan çalışırsın, bulamazsan başvurduğun işveren senden hangi dili istiyorsa onu konuşursun. Dilin tanımı basit bir anlatımla “Dil konuşma ve anlaşma aracıdır” değildir. Dil kültürün en önemli öğesidir, Anayasa’da mevcuttun aksine dillerin korunacağı ve geliştirileceğine dair hükümler olmalıdır.

4-Bir fikir ne amaç taşıyor oluyorsa olsun, hiçbir zaman cezalandırılmamalıdır. Biri çıkıp “Bu ülke beşe bölünmeli” derse ve bu amacını kitaplara, gazetelere, şehir şehir dolaşıp insanlara anlatırsa, bu ülke beşe o dedi diye, bölünmez. Bir ülke iki şekilde beşe bölünür birincisi silahla, ikincisi oyla. Çok yakın zamana iki örnek verelim Sudan ikiye bölündü, silahlar, ölümler ve baskılar bölünmeyi getirdi. Çekoslovakya ikiye bölündü, bir taraf Çek Cumhuriyeti oldu, bir taraf Slovakya oldu, bu bölünme halkın oylarıyla oldu. Kanada da yıllardır Fransız tarafı bağımsızlık elde etmek istiyor, yapılan oylamalarda bugüne kadar kaybettiler. Bu yüzden kimse fikirden korkmasın, fikirler yasaklandıktan sonra silahtan korksun.

5-Tüm düzen engelli vatandaşlarımıza göre kurulsun, yaya yolları, binalar, araçlar onların kullanımı düşünülerek yapılsın. Türkiye’de dokuz milyon kişinin engelli olduğu biliniyor. Bunların bir kısmı doğuştan bir kısmı da hastalık, ihtiyarlık ve kaza gibi nedenlerden dolayı, bundan dolayı hepimizin şu anki halimize bakmadan gelecekte engelli olabilme ihtimalini de düşünmesi gerekmektedir.

6-Geçen yıl Macaristan da anne olan kadınlara seçimlerde iki oy hakkı tanınmıştı, burada ki amaç hem devamlı düşen doğum oranını yükseltmek, hem de kadını sistemin önemli bir parçası haline getirmekti. Bizde doğum oranı ile ilgili Başbakanımızın zaten direktifi var bu yüzden iki oy vermek gerekmez, ancak kadının önemini politikacılara anlatmak için yeni Anayasa'da “kadına iki oy hakkını" savunuyorum. Bu önerimi çok abartılı buluyorsanız, hiç olmazsa şiddet gören kadınlara, cinsel istismara uğrayıp, yargının “ o da bunu istemiş” dediği 11 yaşındaki çocuklara, kemik yaşı komedisi ile yaşları büyütülen 13 yaşında ama 18’inde gösteren kadınlara bu hakkı verelim.

7-Şunu unutmamalı; Anayasa'nın tüm İlkerleri özgürlüklerin genişletilmesi amacını taşımalıdır ve öyle de olmalıdır, ancak bilmemiz gereken; özgürlüklerin kullanım sınırı başka bir bireyin veya canlı, cansızın özgürlük sınırına kadardır, bu sınırın aşımı sizin için özgürlük olabilir, ancak diğeri için özgürlük ihlalidir. Bu sınırın iyi bilinmesi gerekir.

Umarım bu Anayasa çalışmaları olumlu sonuçlanır ve gerçek demokrasimize, insanca yaşam hakkına kavuşuruz.

Sevgilerimle,

Konular :