SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Romanların Tarihi

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 25.07.2012

Romanların Tarihi

Anadolu’ya biz Türk’lerin ayak bastığı tarih 1071’dir. 1453 yıllında ise İstanbul fetih edilmiştir ama bizden önce bu topraklara savaş yapmadan gelip yerleşen bir topluluk vardır. 1050 yıllında İstanbul surlarının dibine yerleşen bu topluluk hepimizin iyi tanıdığı Roman’lardır.

Çoğumuzun çingene dediği ama onların “Roman” dememizi istediği bu insanlar nereden gelmiştir, biliyor musunuz?

Romanlar bugünkü Hindistan ve Pakistan topraklarından dünyanın pek çok yerine dağılmışlardır. Neden göç ettiklerine dair çeşitli rivayetler vardır. Mitolojide, Çin ve Gane kardeşlerin Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını engellemek isteyen meleklerin önünde sevişmeye başlaması ile meleklerin gözlerini kapattığı ve şeytanın Hz. İbrahim’i, savunmasız kalınca ateşe atma hikâyesi vardır. Bu durumda Hz. İbrahim’in müritleri iki kardeşe bir beddua etmişlerdir. “ Sizlerin soyu yatacak yatak, yaşayacak vatan görmesin” demişler ve o tarihten beri Çin-Gane kardeşlerin soyu bu şekilde yaşamak zorunda kalmıştır.

Mitoloji böyle söylese de günümüzde Romanların büyük bir bölümü yerleşik hayata geçmiş ve ülkelerinin vatandaşı olarak kabul edilmeye başlamışlardır. Ancak bu süreç henüz tamamlanmamıştır. Hala ırk ayrımı devam etmektedir. Biz Türkler Avrupalıları bize karşı davranışından dolayı eleştiririz ama Romanları ikinci sınıf vatandaş yerine koymayı da çok iyi biliriz.

Irk ayrımı konusunda bizleri eleştirsem de Avrupalılar işin başını çekmektedirler. Gelin biraz tarihin tozlu raflarında dolaşalım.

•1453 yıllında Osmanlı İstanbul’u fetih edip sonraki yıllarda Viyana kapılarına dayanınca, Romanlara Avrupa kapısını açmış oldu. Osmanlı’da Kıpti olarak adlandırılan Romanlar Bizans’ta olduğu gibi ikinci sınıf kaldılar.

•Yunanistan nüfus mübadelesinde “bunlar da Türk’tür” denilerek Türkiye'ye geri yollandılar.

•Tarihin en büyük soy kırımı Yahudiler yanında Çingenelere yapıldı, yaklaşık bir milyon Çingene Nazi kamplarında katledildi.

•Tarihi biraz daha yaklaştıralım 2010 yıllında Manisa’nın Selendi ilçesinde 1000 kişilik grup kasabada ki tüm Çingeneleri yaka paça döverek yerlerinden yurtlarından ettiler. Çingeneler bir daha Selendi ye giremediler. Koca ilçe 11 aileyi içlerinde barındıramadılar.
Romanlar İstanbul’a bizden önce gelmişlerdi ama yüzyıllar sonra “kentsel dönüşüm planı” denilen bir programın kendi kültürlerini yok edeceklerini hiç düşünmemişlerdi. Sulukule onların başkentiydi yıllar önce burası şehrin dışında kalıyordu ama günümüzde ortasında kalmıştı ve adına rant dediğimiz canavar gözüne girmişti. Yetkililer çok insancıldı, merak etmeyin sizi evsiz bırakmayacağız ayda 500 TL’ye şehrin biraz dışında ama yepyeni evlere yerleştireceğiz dediler. Roman hesabını yaptı, yetkilinin hesabını bulamadı. Bugün Edirne’de, İzmir’de ve İstanbul’un birçok yerinde kentsel dönüşüm planları Romanların oturduğu mahallerde başladı, kaçımız bu dramdan haberdarız bilmiyorum.

Kültür yaşamın bir parçasıdır, biz insanlar kendimiz gibi insanlar arasında yaşamak isteriz. Kendimizden olmayanı öteki olarak niteleriz ancak şu gerçeği unuturuz aslında kendimizde başkaları tarafından öteki olarak kabul ediliriz. Ne zaman ki azınlıkta kalırsanız diğer ötekiler sizi ezmeye başlayacaktır. Oysa şöyle bir varsayım yapalım etrafımızdaki herkes kendiniz gibi düşünmeye, kendiniz gibi giyinmeye, aynı müziği dinlemeye, aynı araba binmeye başladı, bu dünya hoşunuza gider mi?

"Abe ne oldu be, neye öyle hüzünlenesin öyle, biz Romanlara üzülme sen keyfine bak be, bak imdi nasıl eylendirecem seni …Çal darbukacı çal…

“Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler
İlle de roman olsun
İster çamurdan olsun
O da Allah kuludur
Her kim olursa olsun
Düğün dernek ederler
Etsiz yemek yemezler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler”...

Konular :