SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Sonsuz Aşk

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 24.04.2012

Sonsuz Aşk

İnsanlarla iletişim halinde olmayı çok seviyorum, en azından bir günaydın, iyi akşamlar demek hiçbirimize bir şey kaybettirmez diye düşünüyorum.

Yolculuklarda da yan yana oturduğunuz insanlara apartman kapı komşularımıza yaptığımız gibi, selamsız olmayı tercih ediyoruz çoğumuz. Aslında bende pek çok yolcuğumda “iyi yolculuklar” demekten başka bir şey yapmıyorum ama çekindiğim nokta insanları rahatsız etmemek, onlardan bir hareket gelmeden kolay kolay da konuşmuyorum.

Son yolculuğunda hem giderken, hem gelirken şanlıydım. Yanıma oturan iki güzel hanımla konuşma imkânı buldum. Konuşma istekleri onlardan gelmese, onlarla tanışma imkânım olmayacaktı. Gerçi bu tanışmada sanırım okuduğum kitabın da etkisi olmuştu her iki hanımefendi de ilk önce okuduğum kitapla ilgili sorular sordular.

Adana uçuşu sıkıntılı başlamıştı, bir gün öncesinde İstanbul’daki fırtına gözümü korkutmuştu. Korkumun aksine çok güzel bir yolculuk oldu. Bunun bir nedeni de sanırım tanıştığım güzel hanımefendiyle olan sohbetimizdi. Torunlarına bakmak için İstanbul’a gelmiş ve yerleşmiş, Mersin’e ise annesinin ölümünün seneyi devriyesi için gidiyormuş.

Kitabımı sorduğunda “kadınları daha iyi anlamak için” okuyorum cevabını alınca, güldü.“Boşuna uğraşmayın kadınları anlayamazsınız. Ben bazen kafamdan geçenleri düşündükçe kendimden bile korkuyorum” dedi. Kendisini sevgi çocuğu olarak tanımladı, tam altı kız kardeş olduklarını, babasının ve annesinin büyük bir aşk yaşadığını, tüm çocuklarını sevgi ile doğurup, sevgi ile büyüttüklerini anlattı.

Kendisinin de kaybettiği kocasını çok sevdiğini anlattı. Ölümün ardından bile aşkını yitirmemiş bu sevgi insanlarını günümüzde bulmak çok kolay değil. İlişkilerin kolay harcandığı günümüzde böyle bir aşka şahit olmak beni sevindirdi.

Dönüş yolunda ise henüz 23 yaşında hayatının bana göre henüz başında cici bici bir kızımızla tanıştım. Kitabı sorduğunda ona aynı cevabı vermedim; çünkü henüz bunu anlayamabilirdi. "Yaşını başını almış bir adam olarak hala kadınları anlayamamışsanız “ sorun sizde” diyebilirdi. Okulu yeni bitirmiş, okul öncesi çocuklara eğitim vermek için Adana’ya gelmiş. Mayıs ayında ise nişanlısı ile evleniyorlar.

İki kadın, biri aşkını kaybetmiş, biri aşkını yeni bulmuş. İkisi de aşık. Kadınlar belki anlaşılmaz ama aşk konusunda çok karmaşık değiller. Sevdiler mi gerçekten seviyorlar. Her iki gözde de o pırıltıyı gördüm. Umarım her ikisi de ömürlerinin sonuna kadar mutlu olurlar ve aşklarını yaşarlar.

Gezimizin teması “sonsuz aşk” olarak belirlenmişti ve bundan kaçış yoktu sanırım çünkü gezi programında olmamasına rağmen Urfa’yı ziyaret ettim. Urfa denilince balıklı göl hepimizin aklına gelir diye düşünüyorum. Küçük bir çocuktan, bir nefeslik bir anlatımla, kuvvetli bir doğu aksanı nedeniyle bazı parçalarını kaçırdığım efsaneyi dinledim, özetini sizlere aktarayım.

Hz. İbrahim, Kral Nemrut’a karşı gelir ve onun putlarını parçalar. Nemrut’un askerleri kalenin surlarının dibine odunları yerleştirir ve yakar. Nemrut, Hz. İbrahim’i surların üzerinden ateşe atar, ateş suya, odunlar balığa dönüşür. Hz. İbrahim’in düştüğü yer gül bahçesine döner. Hz. İbrahim’e deli gibi aşık olan Züheyla’da sevdiğinin öldüğünü sanarak kendini surlardan aşağıya bırakır, onun düştüğü yer de göl olur. İki sevgilinin ruhu yüzyıllardır, gölde ve balıkların içinde yaşamaktadır.

Sevgilerimle,

Not: Her iki hanım efendiden izin almadan bu yazıyı yazdım, istemeden kıracak bir ifade kullandıysam kendilerinden özür dilerim.

Konular :