SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Tavşankanı Yasemin Çayı!

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 30.07.2013

Tavşankanı Yasemin Çayı

Türkiye 1980’lerden itibaren dünya turizminde ön plana çıkmaya başladı. O yıllardan beri de, bende pansiyondan, beş yıldızlı otellere kadar pek çok yerde tatil yaptım. Bu süreç içinde hizmet kalitesinde büyük ilerlemeler oldu ama hala bu işin kökten çözülememesine hayret ediyorum.

Bu durum sadece Turizm sektörü ile ilgili değil tabii, kalifiye personel sorunu tüm diğer sektörlerde de kendini gösteriyor. Başbakanımız nüfusun büyümesi konusundaki ısrarını sürdürürken kalifiye insan nasıl yetiştirilir konusunu da çözmesi gerekiyor.

Son yaptığım tatilden bazı anılarımı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Otellerimiz Antalya Side dolaylarındaydı. Niye bir hafta içinde üç farklı otelde kaldınız diye merak edenleriniz vardır diye düşünüyorum. Cevap veriyorum; birinci kaldığımız otel yandı. Elektrik kablolarının çıkardığı duman nedeniyle otelin %60’ı kullanılamaz duruma geldi, kabloları çekenlerin kalifiye olup olmadıklarını bilemem ama yangın sırasında ne yapılması konusunda otel personelinin çok bilgili olduğu söylenemez. Alarm çalmadığından, yanık kokusu sayesinde yangını fark ettim.

Kaldığım odanın balkonundan otelin batı ucunda gözüken dumanın nedenini resepsiyona sordum:

- Alo, iyi akşamlar, bir duman görüyorum ve yoğun bir koku var, acaba otellimizle alakası var mı?

- Evet, efendim maalesef otelimiz yanıyor…

- Acaba oteli terk edeyim mi, hazır gelmişken bronzlaşma şansımı değerlendireyim mi?

- Bib bib bib…… (Ya benim berbat esprim karşısında bayıldı ya da durum ciddi, resepsiyonda oteli terk etti!!!)

Cüzdan ve telefonu alıp odadan çıktım. Donları ve havluları ile kaçışan fantezik turistleri geçip ana giriş kapısına geldim. Uzatmayayım o gece başka otelde kalıp, ertesi gün eşyalarımızı alıp diğer otele geçtik. Topladınız demi, üç otel oldu.

Otelde anılarımız sadece yangın ile ilgili değil tabii, biraz da garson anılarımı paylaşayım.

“Asian Food” deyince aklınıza hemen suşi, Çin böreği, ekşi soslu tavuk, pekin ördeği gelir değil mi? Garson sanırım Adana restoranlarından yeni transfer edilmiş. Çin böreğini, bildiğiniz börek işte, içinde kıyma var, şeklinde anlatıyor. Yemekleri beklerken biraz gecikme oluyor, nerede kaldı bizim siparişler deyince; “Abi sizin acılı Adana ve tavuk vardı, değil mi?” diyor. Aslında Acı soslu dana eti ve pekin ördeklerimiz vardı demeden, “evet bir acılı Adana ve bir tavuk” diyorum. Yemek sonrası geleneksel olarak Yasemin çayı beklentiniz hepinizde oluşur sanırım, cevabı sanırım tahmin ettiniz. “Abi çayı yeni demledik biraz beklersen tavşankanı olur”. Tatlı kısmına geçmiyorum, kesin künefe teklif edecek, kızartılmış muz getirecek. Asıl merak ettiğim, yabancılarla da konuşurken ne anlatıyor.

"Aztek Food." Bu sefer karşımızda nereli olduğunu hemen anlayacağınız bir garson. Menüyü uzatıyor;“Abi Türkçe menü de var ama yemeklerin tümünü yabancı yazmışlar o yüzden anlamazsınız ben size anlatayım” diyor. Anladınızdeğil milaz bir garson ile karşıyayız. O da yemekleri Türkçe isimlerle anlatıyor. "Fajita: Sebzeli İskender, Taco: Dürüm. Adamı bozmuyorum: “Bize bir sebzeli İskender, bir de dürüm" diyorum. Şalgam istiyorum; “O yok ağabeyciğim” diyor.

Türk restoranı: “Garson ne içersiniz?” diyor. Kızım, kola, fanta, ice tea, gazozu teker teker istiyor, garson hepsine yok diyor. Ben en son dayanamayıp peki hangi içecek var diye sorduğumda: “Sadece ayran ve su var” diyor. Kızıma dönüyorum ve “ Saf mısın yavrum, burası Türkiye milli içkimizden başkasını niye istiyorsun” diye çıkışıyorum.

Bütün bunların yanında İtalyan, Fransız garsonların ukalalıkları, Almanların soğukları yanında bizimkiler bir harika (tüm hatalarına rağmen çok sıcak ve sevimliydiler.)Otelde yemekler müthiş ve dizayn, peyzaj mükemmeldi. Birazda insanların bilgi düzeyini artırırsak bizden mükemmeli olamayacak. Binaya, makineye yatırım yaparken insana yatırım yapmayı hep unutuyoruz.

Sevgilerimle,

Konular :