SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Uzaylılar Şehre İndi!

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 21.12.2011

Uzaylılar Şehre İndi

Bugün gazete sayfalarında bilim adamlarının, Güneş Sistemi'nin dışındaki bir yıldızın çevresinde dünya büyüklüğünde iki gezegen keşfettiğini birine Kepler-20, diğerine Kepler-20f adını koyduklarını yazıyordu, belki dikkatinizi çekmiştir.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın gezegen avcısı Kepler Teleskopu, 2009 yılından bu yana dünya büyüklüğünde çok sayıda gezegenle ilgili kanıt buldu.

Birkaç hafta önce dünyaya şaşırtıcı biçimde benzeyen başka bir gezegen bulunmuştu. Dünyanın 2,4 katı büyüklükte ve 600 ışık yılı uzaklıktaki gezegene, “Kepler-22b” adı verilmişti.

Uzaylıların varlığına inanıyor musunuz?

İsviçre’nin Cern şehrinde kurulan araştırma merkezinde evrenin oluşumunu sağlayan big bang’in (büyük patlama) deneylerini yapıyorlar. Deney sonuçları alınmaya başladı ve sonuçlar, evrenin oluşumu ile ilgili bilemediğimiz pek çok soruyu cevaplayacak.

İçinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisi dışında da başka galaksiler olunduğu biliniyor, kaldı ki içinde bulunduğumuz galaksiyi dahi yeterince keşfedebilmiş değiliz.

Bu kadar büyük bir evren de yalnız olduğumuzu iddia etmek doğru olmaz diye düşünüyorum. Bunu kesin bir sözle de söyleyebiliyorum çünkü tanık olduğum olayın başka bir izahı yok.

2000 yıllında eski eşimle tatil amacıyla Antalya’ya doğru Eskişehir’den yola çıktık. Seyitgazi üzerinden Afyon’a geçecektik, saat sabaha karşı beş civarıydı. Orman yoluna girdiğimizde ay bulutlar arkasında kalmış ve zifiri karanlıkta dikkatimi tamamen yola vermiştim. Eşimin yan koltukta huzursuz bir biçimde sağa sola baktığını hissediyordum ama bir şey söylemediğinden yolu seyrettiğini düşünüyordum. Çok geçmeden sessizce ve korkulu bir ses tonu ile sağ tarafa bakmamı söyledi, yoldan gözümü ayırmamaya çalışarak sağ tarafa baktığımda üç veya dört tane etrafa ışık saçan uçan bir cismin bizi takip ettiğini gördüm, hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum, daha sonra sol tarafta da olduklarını gördüm.

Etrafta hiçbir bina, karşıdan- arkamızdan gelen bir araç yoktu ve Afyon’a yarım saatlik bir yolumuz vardı, son gaz virajları geçerek şehre ulaşmaya çalışıyordum. Cisimler bazen yanımızda bazen arkamızda beliriyor, büyük bir hızla yok olup tekrar geliyorlardı. Hava ağarmaya başlamıştı, artık ışık huzmelerinin ardında araçların şekilleri de belirginleşiyordu.

Bir benzin istasyonu gördüm ve durdum, artık araçlar çok net gözüküyordu, birkaç saniye içinde büyük bir hızla göğe yükselip kayboldular. Bir hafta sonra haberlerde bir THY pilotunun Afyon- Isparta semalarında tanımlayamayan uzay araçları gördüğünü açıklaması karı- koca biz rüya mı gördük sendromundan kurtulmamızı sağladı.

Bu yazımda asıl anlatmak istediğim uzaylılar meselesi değil, onlar olsalar da olmasalar da, biz insanların içinde yaşattığı ötekileştirme duygusundan bahsetmek istiyorum. Ötekileştirdiklerimizden nefret etme, korkma, onları yok sayma duygusu. Uzaylılar dediğimizde hepimiz korkuyoruz, onların varlığını bile düşünmek istemiyoruz.

Uzaylıları geçelim aileden, mahalleden, şehirden, ülkeden, ırktan, renkten, dinden bahsedelim. Küçükten büyüğe saydığım sosyal kurumların içinde olanlar, dışında olanları bir uzaylı gibi görmüyor mu? Diğer insanları ötekileştirmiyor mu? Adem ile Havva’dan gelelim veya Big Bang sonrası yoktan var olalım bizler bir değil miyiz?

Korkularımızın sebebi bilinmezliktir, bilmediğinizden korkarsınız. Ben hayatımda ki en büyük korkunun yukarıda anlattığım olay olduğunu anlatmıştım. Çünkü onlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum. İlişkilerde böyle eğer karşınızdaki dinlemezseniz, onu tanımaya çalışmazsanız ona duyacağınız duygu, sevgi olmaz ama çok kolay nefret olabilir.

Sahi Asıl Uzaylı Kim?

Geçen hafta bir sohbet toplantısına katıldım, toplantıya katılanlar eğitimli, güngörmüş insanlardan oluşuyordu. Konulardan biri türbandı. Konuşmacılar öyle bir ötekileştirmişlerdi ki türban takanları, sanki uzaylılardan bahsediyorlardı. Konuşmalardan etkilenip türbanlı birini gördüğünüzde çığlık atıp kaçmak içten bile değildi.

Ben kişisel olarak türban takmayı onaylamıyorum, türbanın kadını kısıtladığına, bunu kendi öz iradesi dışındaki etkenlerle yaptığına inanıyorum ama aksi düşünenlerin de ötekileştirmiyorum. Konuşarak, dinleyerek birbirimize düşüncelerimizi anlatmalıyız.

En önemli olan başkasını düşüncesine dayatma yapılmasıdır. Türban takılması tehlike değildir, türban takılmasının dayatılması tehlikedir. Bu tehlikenin gelişini ötekileştirerek önleyemezsiniz. Bu arada Allah Fransızlara da biraz akıl versin. Adamlar dayatma işini abarttılar, onlar gibi düşünmezseniz cezanız 45.000 euro ve 1 yıl hapis.

Daha özgür bir dünya dileğiyle,

Konular :