Yalancı Bahar...
Bu öğlen annemin evine uğradım. Apartmanın girişinde pembesi, beyazı ile çiçek açmış ağaçlar vardı. Öylesine canlı, öylesine neşeli, öylesine güzellerdi ki sıkıntıdan, umutsuzluktan gergin olan bedenime enerji verdiler.
Bir tanesine nazar boncuğu takmışlar. Anlaşılan ağaçlara gözü gibi bakan bir komşumuz var, ağacın güzelliğinden benim gibi etkilenenlerin nazarından korumak için bir çare bulmuş kendince.
Sonra aylardan şubat ayı olduğunu düşününce mevcut halime geri döndüm, “yalancı bahar” dedim içimden. Eski yalancı baharları hatırlarım… Birkaç ağaç aldanır onların da birkaç dalı tomurcuklanırdı. Bu seferki, yalanların bini bir para ki tüm ağaçlar tomurcuklanmayı bırak, tamamen çiçek açtılar. Mart yine bazen yaptığı gibi kapıdan baktırıp, kazma, kürek yaktırırsa, ağaçlar için ve tabii bizler için tam bir hayal kırıklığı olacak. Umarım havalar ağaçları küstürecek kadar çok soğumaz.
Ağaçların yalancı baharı senede bir kere başlarına geliyor ama biz insanların “yalancı baharları” oysa hiç bitmiyor. Hep çiçek açıyoruz, yarınlara umut olsun diye, daha meyve veremeden donup kalıyoruz, döküyoruz.
Bir gün bir dost çiçeklerinizi solduruyor, diğer gün aşık olup, koynunda huzur bulduğunuz bir sevgili çiçeklerinizi vücudunuzdan söküp atıyor.
Bir gün çok sevdiğiniz bir iş arkadaşı iki kuruş için sizi satıyor, bir gün bir patron onca yıllınızı iki dakikada heba ediyor.
En çokta aile içi yalancı baharlar insanı üzüyor. Bir kardeş, bir abla, bir ağabey çiçeklerinizi teker teker koparıyor, hatta bir baba kışın soğuğunda bile bile seni ayazda bırakabiliyor.
Bazen sevdiğin köşe yazarı, sanal dünyada takip ettiğin, fikirlerine değer verdiğin biri seni aldatıyor, bazen de inandığın bir fikrin gerçek niyetini kavrayınca kaybediyorsun çiçekleri.
Yalancı baharı en çok seven de şu siyasiler herhalde. Bahsettiklerimde bir bilinmezlik var yani kötü örneklerin yanında, ölümsüz dostluklar, aşklar var, kardeşlikler var. Oysa siyasiler öylemi, onlarda her zaman yalan, her zaman aldatmaca var. Onlar için bahar, kış, yaz yok; sadece “yalancı bahar ve ardından dondurucu soğuklar var!” “Madem siyasetçilerin çiçeklerimizi dökeceklerini biliyoruz o halde neden tomurcuklanıyoruz?”un cevabını bulduğumuzda huzura ereceğiz sanırım…
Adamlar yüzümüze baka baka hırsızlık yapıyorlar, yolsuzluk yapıyorlar, özgürlüklerimizi kısıtlıyorlar, suçsuz yere insanları hapse atıyorlar, bizler yine de onları görünce çiçek açıyoruz. Seçim sandıkları açılınca donup kalıyoruz, çiçek, böcek ne varsa ölüp gidiyor, yine yeniden yeni bir yalancı bahar bekliyoruz. Ne deyim Allah fikir versin hepinize.
İnsanları anlayamayabiliriz, onların egolarının, bencilliklerinin, hırslarının, çıkarlarının, dürtülerinin ne zaman onları kötülüğe sevk edebileceğini bilmeyebiliriz ve yanılabiliriz ancak bizler ağaç değiliz, havaların bazen bizi yanıltabileceğini, ardından kışın tekrar geleceğini biliyoruz bu yüzden ne zaman çiçek açabileceğimize biz karar verebiliriz.
Çiçek açmadan önce bir düşün sonra acısı daha derin oluyor ve eğer biri çiçeklerini kuruttuysa artık ikinci kez bunu yapmasına izin verme; aksi durumda senin ağaçtan bir farkın kalmaz. Ağaçların da başına neler geldiğini sakın unutma.
Sevgilerimle,
Fikret Yıldırıcı