EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

4+4+4 ve “Kim 500 Bin İster?”

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 28.03.2012

4 4 4 ve  Kim 500 Bin İster

Kafam karışık…

Sanırım aynı durumda olan birçok anne baba için de bu aralardurum aynen böyle…

Henüz Türkçeyi dahi çok net konuşamayan, tuvalet temizliğini tam olarak yerine getiremeyen, canı oyundan başka bir şey istemeyen, bütün gün parkta arkadaşlarıyla bir arada oyunlar oynamaktan başka bir şey düşünmeyen 5 yaşındaki kızımı bu yıl okula vermeli miyim yoksa vermemeliyim? Aslında cevabı sorunun içinde saklı sorulardan biri bu. Biliyorum bilmesine de kızımın böylesine önemli bir konuda, kafaların iyice bulandığı bir döneme denk gelmesinden, ‘kobay’ öğrenci olmasından dolayı bu aralar biraz endişeliyim.

Biz ebeveynlerin, her bakanla değişen bu eğitim sistemine aklımızın ereceğini hiç ama hiç düşünmüyorum. 4+4+4 ile ilgili her haberi okusam da elle tutulur gözle görülür bir bilgiye ulaşamadım… Okullar bile ne yapacağı konusunda net bilgi vermiyor insana… Korkum, biz anne babalar yeni sistemi idrak edene dek daha da yenisi fırından çıkmışçasına karşımıza gelmesi…

Çocuklarını yarış atı misali o sınavdan o sınava, o hocadan bu hocaya ders aldırarak helak olan anne babaları ve bu durumun en acı reçetesini çeken çocuklarını düşündükçe iyice afakanlar basıyor bana… Günümüz şartları ağır, zor, iş güç öyle aslanın maslanın ağzında falan da değil hani; direkt mideye nüfuz etmiş durumda… Hal böyle olunca da iş dünyasındaki mevkinizi okuduğunuz okulla kıyaslayarak planlar yapmak çok da gerçekçi sonuçlara ulaştırmayabiliyor insanı…


Birçok arkadaşım ve arkadaşımın çocukları öğretmen oldukları halde “öğretmen” olamamanın sıkıntısını yaşarken, çocuklarını ille de şu üniversiteye girsin, şu okulu kazansın yarışına sokanları kusura bakmayın ama hiç anlamıyorum. Diyeceksiniz ki başka şansımız mı var? Vallahi annem hep derdi: “Okuyan çocuk her yerde okur, yeter ki gerçekten istesin, kendi sevsin okumayı…”

Çocukların da bir ruhu var. Onlara sormadan, sormaya dahi fırsat bulamadan kendi seçimlerimizle hayatlarına yön vermeye çalışmamız, ileride karşımıza sorun olarak da çıkabilir konunun bu yönünü hep es geçiyoruz galiba. Amacımız ne? “Proje çocuk” yetiştirmek mi “Mutlu çocuk” yetiştirmek mi? Ha diyeceksiniz ki iyi bir okul hayatı, iyi bir kariyer mutlu çocuktan daha evladır ona diyecek sözüm yok. Varsın böyle düşünenler için iyi okullarda okumuş, müthiş kariyere sahip çocuklar onların olsun…

Televizyondaki en sevdiğim yarışmadır “Kim 500 Bin İster?”. Kenan Işık’ın müthiş ses tonuyla ve karizmasıyla sunduğu yarışma son günlerde artık Türkiye’nin en önemli üniversitelerinin öğrencilerinin ve mezunlarının uğrak yeri oldu… Geçtiğimiz günlerde ÖSS Türkiye 4.’sünün ve birçok önemli üniversiteden mezun olmuş gencin, rahatlıkla bilinebilecek sorular karşısında nasıl afalladıklarına birçoğumuz şahit olduk. Eminim anne ve babaları o okulları kazanana kadar çocuklarına ne emekler vermiş, hayatlarından ne büyük fedakârlıklar yapmışlardır…

Oysa ne büyük bir mutluluktur, insanın böylesine başarılı bir çocuğa sahip olması öyle değil mi? Hiç “benim çocuğum ne kadar da mutlu” diye övünen bir anne babagörmedim;ama pek çok kez tanık olmuşumdur “bizim çocuk okul birincisi”, “Bizim oğlan matematik sınavından hep 100 alır” diyen anne babalara… Hal böyle olunca da aklıma takılmıyor değil, abaca biz ebeveynler kendimizle gurur duyulması için mi yoksa çocuğumuzun geleceği için mi böylesine yarış atı misali çocuklarımıza nefes aldırmadan o sınavdan o sınava, bu dershaneden şu dershaneye, o özel dersten bu özel derse koşturup duruyoruz?

Evet, “Kim 500 Bin İster?” aslında anne babalara güzel bir tablo sunuyor… Tabi görmesini bilen gözlere… Hayata dair en basit sorular karşısında dahi başarısız olan, sosyal hayattan kopuk olduğu aşikâr ailelerini ve çevresinin övgüsünü kazanmış “başarılı öğrenciler, yalnızca sınav kağıdına göre başarılılar aslında… Eminim birçok insan, başarı listelerini zorlayan ve deyim yerindeyse sosyal paylaşım sitelerinde madara olan bu gençlerden çok daha başarılı oluyordur yarışmada ve hayatlarında…


Yani sözün özü, okul başarısı çocuğunuzun hayat başarısı değildir… Hayat da böyle… Hangi okula gittiğiniz, hangi üniversiteyi bitirdiğiniz çok da önemli değil aslında… Biz anne babaların atladığı en önemli konu da bu sanırım. Çocuklarımızı sınav maratonuna değil hayata hazırlayalım yeter… Esas olan mutlu çocuk yetiştirebilmektedir çünkü… Sevgiyle büyüyen, sevgisini özgürce ifade edebilen, gülmeyi bilen, kendiyle dalga geçebilecek kadar kompleksiz, sanatla tanışmış,mutlu bireyler yetişmesi dileğiyle...

Bayıldım Bu Söze:

Bir Düşünür der ki: "Çocuklarımızın ayaklarına bile gösterdiğimiz özen ve bakımı kafalarına göstermiyoruz. Ayaklarına uygun olsun diye, pabuçlarını ısmarlama yaptırıyoruz. Acaba, kafalarına uygun okulları ne zaman yaptıracağız?"

Konular :