EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

İnkar Etmek En Açık Onaydır

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 25.03.2014

Inkar Etmek En Acik Onaydir

Bunu öyle sık yaparız ki.... Peki ama ne söyleyeceğinizi bilmediğinizde, ne söylemeliyiz?

Çoğu kez başımıza gelir, dank diye hiç ummadığımız bir zamanda, çalışmadığımız yerden bir soru gelir karşımıza. “Evet” demek o an işimize gelmez inkâr mekanizmamız refleks olarak hızla savunmaya geçer… Oysa bu inkâr durumu aslında düpedüz onaylamaktan, pekiştirmekten başka bir işe yaramıyor maalesef.

Genelde yapamadığımız veya başaramadığınız bir şeyi, kendimizce nedenler ve mazeretler bularak, kendi davranışımızı olduğundan daha az yanlış ya da farklı gösterme eğilimindeyizdir. Bunun için reddetme, inkar en sık başvurduğumuz savunma şeklidir.

Aslında birisi yaralayıcı bir sözle kafamızı allak bullak ettiğinde ne söylememek gerektiğini bilmemiz önemli bir meziyettir. “Ay vallahi hiç hazır cevap değilim, keşke o an bu cevabı verebilseydim” diyenimiz çoktur.

Geçenlerde elime bir kitap geçti, biraz geç geçmiş kitaplardan. Her satırını merakla ve "yahakikaten de öyle” heyecanıyla okudum… Adı “Tongue Fu” yani “Sözlü Dövüş Sanatı”…

Kitapta; “Birisi size beklenmedik bir sözle darbe indirdiğinde zokayı yutmuş gibi oluruz. Hadi itiraf edin. Birisi size; “Niçin hemen inkar ediyorsun, savunmadasın?” dediğinde, “Hayır, hiç de savunmada filan değilim” diye karşılık verirseniz, sadece onun açıklamasını pekiştirmiş olursunuz. Eşiniz size “Karım alışveriş delisidir” dediğinde, karşılık olarak “Hayır, hiç de öyle değilim” cevabı verirseniz, ister istemez o iddiayı kanıtlamış olursunuz anında… Durum bu kadar basit…”deniliyordu...

Tongue Fu düşüncesi “Bu doğru değil” türünden şeyler söyleyerek kendimizi savunmamamızı, “Bunu kabul etmiyorum” türünden bir yalanlamayla da reddetmeye öğütlüyor. Peki ama ne yapmalı?

Tongue Fu Düşüncesine göre; “Akıl her şeyi harfiyen alır ve bir fikrin tersi üzerinde odaklanma yeteneği yoktur.”

Öncelikle aklın söylenen bir şeyi tahayyül etmediğini anlamak gerekiyor. Akıl sadece işittiğini duyar. Ona bir şey yapma dediğinizde, tam da önlemek istediğiniz şeyi yapar.

“Lütfen, ağzımın suyunu akıtacak kadar tatlı, kaymaklı dondurmayla dolu bir cam kaseden söz etme. Vanilyalı dondurmanın iki yanından aşağı süzülen lezzet dolu erimiş çikolata kümelerini tasvir etme. Üstünde kiraz taneleri bulunan çalkalanmış köpüklü beyaz krema tepeciklerini artık düşünme.”

Son verebilir misiniz? Aklımız sözcüklerin çağrıştırdığı resimler üzerine odaklanır ve etme, düşünme, son ver gibi talimatlara kulak asmaz.

Olumlu Cümlelerin Sihri….

Tongue Fu Der ki:

Başkalarıyla konuşurken ya da kendi kendimizle konuşurken sadece olumlu kelimeler kullanın.

Çalışma arkadaşınız, “Niçin sinirleniyorsun?” dediğinde, “Ben sinirli değilim” derseniz izleniminiz daha da pekiştirirsiniz.

İnsanları huzursuz etmenin en güvenilir yolu “yapma” demektir.

Olumsuz suçlamaları geri püskürtmek amacını taşıyan inkâr sözleri, aslında bulunduğumuz durumu daha da zayıflatır, onaylar, pekiştirir…

Test Edin…

Evde çocuğunuza “yapma” dediğinizde ne oluyor? Eylem devam mı ediyor yoksa aksine daha da pekişerek artarak devam mı ediyor? Sorunun yanıtını ben çok iyi biliyorum.

Uzmanlara göre, savunma mekanizmalarının büyük çoğunluğu çocukluk yıllarında ediniliyor ve yetişkinliğe kadar taşınıyor. Anne baba olarak çocuklarımıza iyi modeller olmak zorundayız. İyi model olmak, kendimizi bilmek ve farkındalık demektir. Biz farkında olalım ya da olmayalım çocuklarımız her hareketimizi gizliden gizliye izliyor, kaydediyor ve yaşamlarında uygulamaya sokuyorlar. Farkındalık içinde yaşayan ebeveynler, farkındalık içinde yaşayacak çocuklar ve dolayısıyla toplumlar meydana getirirler.

Bugünden itibaren kendinizle ve başkalarıyla iletişim kurarken hep olumlu cümleler kullanmayı deneyin; savunma refleksinizi olumlu cümleler üzerine kurun farkı görün. Ben öyle yapacağım!

Konular :