EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Doyumsuz Bir Nesil Geliyor...

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 26.09.2011

Doyumsuz Bir Nesil Geliyor ve Bu Beni Korkutuyor

İmkânların bolluğu mu, kısıtlı oluşu mubir çocuğu mutlu eder anlamadım… Verdikçe daha fazlasını, aldıkça daha da çoğunu istiyor şimdiki çocuklar…

Çocuklarımıza: İyi ahlaklı, terbiyeli veçalışkan olmasını, arkadaşlarıyla iyi geçinmesini, anne-babasına, büyüklerine saygısızlık yapmamasını, küçüklerini sevmesini, yemek yemeden önce ellerini yıkamasını, her yemekten sonra dişlerini fırçalamasını, üzerinden çıkardıkları giysileri dolabına koymasını, terli terli su içmemesini ve daha bir dolu şeyi öğretiyoruz ama acaba bir şeyi ıskalıyor muyuz?..

Esasında hepsinden de önemlisi olan mutlu olmasını öğretmeyi es geçiyoruz sanırım. Eğer öyle değilse, niye bu kadar doyumsuz bu neslin çocukları? Mutlu olmayı önemsemiyor oluşumuzdan mıdır acaba?Biz es geçtikçe çocuklarda mutluluğu tüketim çılgınlığında buluyor, tıpkı kimi zaman bizbüyüklerin yaptığı gibi… “Bunu da al anne; bunu da, hatta akşam babam işten eve gelirken şunu da alsın” cümlesini sıklıkla duyarım.

Küçükken yediğim külahtaki dondurmanın tadı hala aklıma geldikçe aynı mutluluğu yaşarım… Biz miydik acaba küçük şeylerden mutlu olmasını bilen, Polyanna’nın şehre inmiş hali; yoksa şimdikiler mi kaçın kurası, küçük şeylere kanmayan minik uyanıklar?

Okuldan gelir gelmez televizyon karşısında yemeğimi yerken, en sevdiğim çizgi filmi izliyorsam benden mutlusu yoktu. Ne bir oyuncak için ağladığımı hatırlarım, ne de başka bir şey. En büyük mutluluğum ise ödevlerimi yaptıktan sonra mahallemizi turladığım, bizim kuşağın bildik markası bimeks bisikletimi kullanmaktı.

Şimdiki çocuklar kolunu hafifçe duvaraçarptığında bile, kıyamet üzerine kıyamet koparıyorlar, oysa kendi küçüklüğümü düşünüyorumda sayısınıtahmin edemeyeceğimkadar bisikletten düşmüştüm. Hala bacaklarımda, o zamanlarkabuk bağlayan yaraların izlerini görürüm… Ne bir çığlık ne bir gözyaşı dökerdik, eve gidince yıkardık geçer giderdi… Şimdiki çocuklarise çizilen elinin üzerini bantlayacağı yara bandının bile beğendikleri renk ve desende olmasını talep ediyorlar!

Geç anne-baba olmak mı bu duruma sebep oluyor? Yoksa daha bilinçli anne baba olmak mı insanı bu duruma getiriyor? Anne babalar olarak bizler miaşırı ilgi gösterdiğimizden çocukları “ilgi manyağı” haline getiriyoruz acaba? Eğer öyle değilse, bir arkadaşımızla dahi sohbetimizi bölmeye çalışan, telefonda bile konuşmamıza izin vermeyen bu çocuklar neden sürekli anne babasının odak noktası olma huylarından bir türlü vazgeçmiyorlar?

İlgisiz davranalım demiyorum ama bir yerlerde ölçüyü kaçırdığımız kesin... Tablo belli; var mı aksini iddia eden?

Yaşayarak deneyimliyoruz hayatı. Konuştukça birbirimizle, aynı sorunun aslında hemen hemen her ailede var olduğunu anlıyoruz.Çocukların küçükkenher istediğini almak kolay, her söylediğini yerine getirmek de; hatta bu sorunun “aslında önemli bir sorun” olduğunu görmemezlikten gelmek de… Ama ya büyüdüklerinde?.. Esas beni korkutan işte bu…

Konular :