Kış Gelsin, Kar Yağsın İstiyorum!
Her mevsim kendi doğallığıyla güzel… Yazı yaz gibi yaşamayı isterim, kışı da kış gibi. Bir dargın bir barışık güneşli, bol yağışlı bir yazdan sonra böylesine bir kış pek de sürpriz olmadı ya... Kim derdi ki aralık ayında tişörtle dışarıda gezebileceğimi? Yaz sıcağını hiçbir şeye değişmeyen ben, havanın aralık ayında 22˚C’lerde olmasına üzülen yine ben…
Oysa kışın habercisidir sonbahar... Sert, soğuk rüzgârıyla, şakır şakır yağan yağmuruyla; "Hazırlan bak geliyor!" der kış... O da sustu bu mevsim... Sessiz, sakin çekildi köşesine...
Malum küresel ısınma diyeceksiniz… Ama ısınmasın hiç bu kadar kış… Bir kışımız normal kalsın… Yazı yaz gibi, kışı kış gibi yaşayalım… Yoksa nasıl kurarız yılbaşında yağan karın hayalini?
Sokakta herkesin ayağında bir çizme, bir bot… Hava ise güllük gülistanlık… Sahiller yazı müjdeliyor adeta… Biz ise çektik botlarımızı, kabanlarımızı kışa davetiye çıkarıyoruz ama pek üzerine alınmıyor bu aralar…
Kışın her köşe başında rastlarız bir kestaneci arabasına. Soğuk havalarda sıcacık kestaneler ısıtır ellerimizi, tatlandırır ağzımızı... Geçenlerde sordum bir kestaneciye işler nasıl bu
aralar diye. Arabasının üzerinde satın alınmayı bekleyen bir yığın kestaneyi işaret ederek, biraz üzgün biraz durgun: “Sence?..” dedi.
Hadi kış naza çekme kendini… Geleceksen gel artık. Lapa lapa yağan karınla ört bütün pislikleri…
Yeni yılı karlarla müjdele bize ki güzelliklerle dolu bereketli, bembeyaz bir yıl olsun hepimiz için…
Sevgiyle kalın,