EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Mutsuzluğa Aşık Kentin İnsanları

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 28.03.2011

Bazen hayatımıza, yaşından daima daha olgun davranmak zorunda kalarak başlarız. Bazen ise hayat, tıpkı bir “master chef” gibi kendi elleriyle bir güzel yoğurur, şekillendirir ve adeta kulak memesi kıvamına getirir bizi...

Mutsuzluğa Aşık Kentin İnsanları

Zorluktur insanı olgunlaştıran… İnsanoğlu dediğiniz ağaç dalında büyüyen bir meyve değil ki durup dururken olgunlaşsın… Yaşadıkları üzüntülerin, sevinçlerin, inişlerin, çıkışların, kahkahaların, gözyaşların, sevgilerin toplamıdır: Maalesef ki çoğumuzun yaptığı gibi, üzüntülerini çarparak büyüten, mutluluklarını ise bazen bölerek bazen de içinde sessiz sakin yaşayarak azaltan... Çünkü korkarızmutlu olmaktan... "Çok güldüm, başıma bir şey gelmesin!" diye diye çağırırız bütün olumsuzlukları tepemize... Gülmekten bile korkarak...

Geçenlerde televizyon kanallarının birinde uzman psikologlardan biri, toplum olarak birçoğumuzun mutsuzlukla beslendiğini söylüyordu. Sebep ise mutlu olmaktan korkuyor olduğumuzmuş!

İster istemez insanın aklına şu soru geliyor: Kentsel yaşam içinde tükettikçe tükeniyor muyuz acaba?

Mutlu olmaktan başka bir isteği olan var mı şu hayatta? Hermes marka bir çanta mı mutlu edecek seni? Yoksa seyrekleşen saçlarının dökülmemesi mi? Çocuğunun okul başarısı mı? Daha uzun boylu olmak mı? Daha güzel olmak mı? Daha zengin olmak mı? Daha başarılı olmak mı? Daha çok takdir edilmek mi? Daha çok vermeden almak mı? Daha çok anlaşılmak mı? Daha çok özgür olmak mı? Daha, daha, daha…

Bitmek bilmeyen tüketim çılgınlığımız, çare olmuyor tatminsizliklerimize... Mutlu olacak onca şeyin içinden, mutsuzluğu cımbızla çektiğimize göre, doyum noktamızda bir arıza var ki ibre sürekli eksiyi gösteriyor…

Hiçbir çaba göstermeden, karamsar fikirler içinde mutlu olmayı dilemek, musluğu açmadan suyun akmasını beklemek gibi bir şey aslında…

Hayat kendi seçimlerimizden ibaret değil mi? Peki ya bu pişmanlıkların çoğu niye? “Keşkelerle başlayan cümlelerle dolu pişmanlık defteri dolup taşanlar” dönüp bir de etrafına bakmayı deneseler, belki de gözlerinin önündeki mutluluğu nasıl teğet geçtiklerini çok daha iyi anlayacaklar…

Günlük rutin işlerin ve çalışma saatlerinin ardından, hafta sonu saatlerine sıkıştırılmış dost muhabbeti eşliğinde bir Türk kahvesi… Bence mutlu yaşamın özeti budur. Yani, hayatın normal akışında seyretmesi aslında en güzel olanıdır…

Ünlü bir filozofun dediği gibi: “Mutluluğa giden tek bir yol vardır: İrademiz dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır!” Geri kalanı da zaten kendi seçimlerimiz değil midir?.. Ve neyi seçersek onu yaşarız aslında... Öyleyse, karamsarlık denizinde boğulmaktansa, bir okyanus içinde yüzmeyi seçmek sizce de en doğru olanı değil mi?

Konular :