EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Organik Pazar, Puantiyeli Kırmızı Arabam ve Ben…

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 14.05.2011

Sağlıklı ve doğal besleneceğiz diye sizi bilmiyorum ama ben alışveriş yaparken adeta bertaraf oluyorum… Hele ki sağlıklı yaşam için doğru beslenme ile ilgili uzmanların söylediklerini dinledikçe, okudukça daha bir pirpirikli oluyorum...

Organik  Pazar Puantiyeli Kırmızı Çantam ve Ben

Daha uzmanların bile ortak bir noktada bulaşamadığı bir konuda bizler nasıl şaşırmayalım ki… Alışveriş yaparken, neye elimi uzatsam acaba GDO’lu mu, iyi tarım mı, kötü tarım mı, organik mi, inorganik mi diye kırk kere düşünür oldum. Ürünlerin üzerinde sanki özellikle okunmasın diye yazılmış içerik etiketleri de ayrı bir trajikomedi…

Çocuğunuz olduğunda artık daha bir dikkat ediyorsunuz yediklerinize, içtiklerinize… Onu en taze, en sağlıklı ve en doğal gıdalarla beslemek en büyük hedefiniz oluyor bir zaman sonra…

Organik gıdalı yaşam, bizim evde ilk yumurtayla başladı… Yemek dışında her şeyi ağzına sokan kızım, o günden sonra işkence olarak gördüğü kahvaltı saatlerini keyifle geçirir oldu. Doğal meyve ve sebzeleri yedikten sonra adeta müptelası olan kızımın bu hallerinin bir anne olarak beni ne kadar mutlu ettiğini, en iyi iştahsız çocuğa sahip anneler bilir… Kaç çocuk: “Anne nütfen bana karnabahar alıy mısın” diye yalvarır ki? Laf aramızda, sebzeyle kızım sayesinde tanışan ben, onun bu sözlerine bir hayli şaşırmıştım ilk günlerde...

Doğduğu günden beri yemekle pek arası olmayan Alin’imin yemek yerken ki o keyifli hallerini gördükten sonra, her cumartesi Feriköy’de kurulan organik pazar yolları göründü bize…

İlk gidişimiz zaten ayrı bir olaydı. Gidenler bilir, satılan her şeyin doğal olduğu bu pazarlarda, naylon poşet yerine kese kâğıtlarında alabiliyorsunuz her şeyi… Görünüşlerindeki ve tatlarındaki çekiciliklerinden, bir hevesle aldığım meyve ve sebzeler kısa bir süre sonra elimde nereye koyacağını bilemediğim, kese kâğıdı yığınlarına dönüşüverdi…

Sonraki haftalar artık tecrübe sahibi olduğumdan şık şıkıdım bir pazar arabasıyla alışverişe gittim. Bana bunu daha önce biri söylese inanmazdım; ama insan çocuğu için meğer kendinden ne ödünler veriyormuş… Bu da ödün mü dediğinizi duyar gibiyim ama inanın beni tanıyanlar bunu niye söylediğimi çok iyi anlarlar…

O hep komik bulduğum hanım teyze pazar arabalarının, en puantiyelisinden, en kırmızısından artık benim de var… Üzerinde bir neonla ismimin yazılı olmadığı, ışıl ışıl arabamla keyifli alışverişler yapıyorum...

Ve evdeki doğal hayata dönüş hareketinden cilt bakım ürünlerim de nasibini aldı… Tüm kimyasal cilt temizleme ürünleri, yerini bitkisel yağlara bıraktı…

Ve günün sonunda…

Yorgun bir cumartesi akşamında yüzüme sürdüğüm kayısı yağı kokusunu alan kızım: “Anne sen aynı celibon gibi kokuyorsun” demez mi!..

Sevgiyle kalın,

Konular :