Yaşlanıyor Muyum Ne?..

hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 30.11.2011

Aşkın aşk gibi yaşandığı,

Gidenin üzüntüsünü yaşamadan, gelene kucak açılmadığı,

“Aşk acısı çekmek” diye bir şeyin var olduğu,

Ayrılık sözünün bile geçtiği yerde sevgililerin gözlerinin dolduğu,

Gururun mumla aranmadığı,

Menfaat üstüne kurulan dostluklara pek rastlanmadığı,

Toprağı, suyu, havası ve gıdasının henüz kirletilmediği,

“Müsaitseniz akşam size oturmaya gelmek isteriz” sözlerinin sıkça duyulduğu,

Evde ne eksikse bir koşu köşedeki bakkal amcadan alındığı,

Hülya Koçyiğit’li Kartal Tibet’li filmlerin sinemada izlendiği,

Televizyonun evlerde tek tük, sohbetin bolca olduğu,

Soba üzerinde kestane pişirildiği, közünde patates haşlandığı,

Çizgi film kahramanlarının ticarete dökülmediği, yalnızca sevimli karakterler olarak hayatımızda var olduğu,

Pazar günleri Nils ve Uçan Kazlar’ın seyredildiği,

Arkadaşlarınızla, dostlarınızla tam da sohbetin en tatlı yerindeyken cep telefonunun o çirkin sesiyle güzelim sohbetlerin bölünmediği,

(Bundan sonrası tamamen hayal ürünüdür, ciddiye almayınız lütfen:)

Mezun olur olmaz öğretmenlerin istedikleri yerlere atanabildiği,

Doktorların umdukları maaşları alabildiği,

Emeklilerin aldıkları maaşla tüm dünyayı gezebildiği,

İş arayanın dilediği işi bulabildiğini istesem acaba çok mu toz pembe bir dünya yaratmış olurum kendime...

Ne yapayım her salı “Öyle Bir Geçer Zaman ki” sonrası bendeki ruh hali böyle…

Yaşlanıyor muyumne, bu aralar bir geçmiştir gidiyor bende…

Hayır, hayır yaşlanmıyor aksine giderek gençleşiyorum bence; yoksa boşa mı onca kremi yüzüme, gözüme boca ediyorum?..

Sevgiyle Kalın,