Bir Taraf Yaz Bir Taraf Kış
Son on yıldır sayısı hızla artan magazin programları malüm istesek de istemesek de yayınlanıp duruyor.
Ne görüyoruz bu programlarda?
Yüzünü habire kameradan kaçıran tanınmış yüzler.
Yanındakine şemsiyesiyle, saçlarıyla, paravan olunan görüntüler.
"Çekmeyin, arkadaşlar" veya "yok bir şey sadece arkadaşım" vs.vs.
Şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu “twitter "yaygınlaşmaya başladığı günden beri o şemsiye altlarına saklanan ilişkilerin her an nerede hangi kahveyi yudumladığını kendi ağızlarından duyuyoruz, görüyoruz.
Bazen de yedikleri avakadoların tatlarının nasıl olduğunu paylaşıp Avusturalya tatillerini parmak arası terliklerinin şıpıdık seslerini bile kendi istekleri ile ya da onların deyimiyle "sevdiklerinin isteği üzerine!"paylaşıyorlar.
Şimdi o sözüm ona sevenlerinin(!) isteği üzerine yapılan bu paylaşımlar magazin programlarında neden ters algılanıyor. Muhabirler tartaklanıyor. Sevimsiz ve düşmanca bakışlara maruz bırakılıyorlar.
Makyajsız olduklarından ya da alkolü fazla kaçırdıklarından mı?
Hiç sanmam. Bu pastayı paylaşmak istenmemelerinden kaynaklanıyor.
"Her şey benim istediğim gibi olsun, her şeyden haberim olsun" mantığından...
Ünlü olmanın dünyada formatı magazinsel haberlerle bağlantılı yol almış bu zamana kadar.
Tatil beldelerinde çekilen bikinili görüntüleri için gazetelere dava açan tanınmışlar kendi içini sonsuza kadar açıp kare kare resmetmesi ne gariptir.
Çocuklarının doğum battaniyelerini dahi çekmelerinden zarar göreceğini düşünen tanınmış anneler, twitter’da her anlarını paylaştığında zarar göreceklerini (!) nasıl unutuyorlar.
Her iki şekilde de sosyalleşmek halk ile paylaşım amaç ise neden bir taraf kış ise diğer tarafa hep güneş gibi davranılıyor?
Kamerayı gören yüzler tüm gülümsemesini yüzüne yapıştırıp on dakika sonra "çok kederliyim"gibi paylaşımda bulunduğunda takipçileri hangi birine inanır bilemiyorum. Bu iki yüzlülüğe ne gerek var bilinmez. Bir avuç diyebileceğimiz tanınmış yüzlere sesleniyorum. Aşağı yukarı yaşam standartlarınız yaşadıklarınız her ne kadar sürekli gülseniz veya sürekli çocuk heveslerinizden bahsetseniz de genelde aynı.
Tıpkı biz halk gibi, yani bu tarafa geçip bir yaptıklarınıza bakıp objektif önüne yabancılaşmayı deneyin derim. Deneyin belki eşit davranırsınız. Olmadı oyunculuğunuzdaki amatörlüğü görür bu konuda eğitim alırsınız.
Örneğin; iki saat içinde çocuklarınızla yaptığınız oyun hamurlarının resmini koyup üzerine pasta yapıp"şimdi yatıp uyudu bizim ev halkı"cümleleri biz halk tarafından arkanızdaki çalışan ordusunu sayesinde bu eylemleri yapabildiğinizi bilmiyor değiliz.İki saat, oyun oynayıp,pasta yapıp,banyo,masal uyku için yeterli bir saat değildir.Zaten gerçekten sadece kendiniz bunları yapsanız ne sabrınız kalır ne de iki saat sonra bir bar kapısında arkadaşlarınızla eğlenmeye gidecek enerjiniz!
O yüzden ne kandırın, ne de kandığımızı sanın; dürüstlükle artık tanışın.
Kimsenin "tablo gibi” hayatı yok unutmayın!