Kır... Kırtasiye...
hepimizaileyiz.com.tr Yayın : 13.09.2011
Malum yaz bitti, bikiniler bizim evde bir dahaki yazı beklemeye koyuldu. Şapkalar, sandaletler, güneşten sararmaya yüz tutmuş havlular miadını doldurdu, güneşin de denizin de, giysilerin de canını çıkardık diyebilirim…
Eve döneli 1 hafta oldu; daha henüz yerleşebildik. Özlediğimiz metropolümüzü gezmeye koyulduk 3 silahşörler olarak…
BEN-KIZIM-POOORAZIM…
Evimize yakın kırtasiyeleri gezdik bir bir: Çantalar, suluklar defterler yüzlerce çeşitle karşımızda….
Kızım önce kalemlik seçmekle başladı işe.
-Anne bunu mu alsam?
-Anne sarı saçlı kızın olduğu kalemliği mi alsam?
-Anne pembe pembe mi olsa her şey?
Diye diye sadece kalemlik seçmede 35 dakika harcadı, kalem seçmede 15, çanta seçmede (toplam 4 kırtasiye gezdik)1,5 saat…Silgiler de 15 dakika da halloluverdi (!)… Sulukta 2 dükkan gezmemize rağmen bir türlü karar verilemediği için alamadık... Eve döndüğümüzde elimizde 2 kalemlik, 4 kalem bir çanta vardı! Daha kitap, okul kıyafetleri, ayakkabıları, tokaları var ki harcayacağımız zamanı tahmin edemiyorum bile…
Eskidenherkesin tek bildiği marka, klasik yeşil silgimiz ve klasik önlüğümüzü, ayakkabımızı, çorabımızı almamız sadece yarım günümüzü alırdı bizim okul alışverişinde… Ve bu kısa alışverişin heyecanını günlerce üzerimizden atamazdık…
Kızıma aldığım her şeyi kendi seçti, beğendiği her şeyi gönlü olsun diye iki farklı renkte aldık.
Mağazadan çıktık bir sevinç bir sevinç, bu sevincin üzerinde bir de dondurma patlattık en çikolatalısından ve arabamıza bindik bir yığın işi halletmenin sevinciyle… Eve gelene kadar benimki aldıklarımıza sevinmeyi bitirmiş; onlara eve gelene kadar alışmış ve acaba çok mu küçük almışmış kalemliği, acaba bu renk çok mu koyuymuş bir çanta için diye kararsız düşüncelere çoktan dalmıştı bile…
Demem o ki, azı karar çoğu zarardır her şeyin!
Az olan güzel, çok olan yorucudur besbelli!
Daha bozKIR bir hayat , daha doyurucu mutluluklar verir galiba…
Galiba yeşil silgi, bir kurşun kırmızı kalem ve gene dışı yeşil, içi siyah kurşun kalem hayatımızı gerçek renklerle süslüyordu galiba…
