Siz İsterseniz…
İllaki bir şeyler kayıp gitmeli...
İllaki burun yere değmeli, can acımalı, acı kanamalı...
Niyesi, nedeni, aslası fazla olmalı hayatın illaki…
Kısa paslaşmaların, dar sevinçlerin arkasını keskin virajlı son süratli sıkıntılar tamamlamalı
Dört mevsimin hiçbiri ne aynı sevinçle birbirini takip eder
Ne de hüznü hep aynı kalır…
Zik zaktır hayat bazen, sektirir bize
Seksektir hayat, taşı elimizde nereye atsak da kimseye zarar vermesek diye
Şapşalca bekletir bizi…
Hayat bir pamuktan şeker…
Tatlımı tatlı ama bir o kadar da mideye gittikten sonra ne kadar zararlı bir şey yediğini
fark ettirecek kadar acımasız…
Bazen silkeler bizi, savurur, fırtınalarla boğuşturur, tam teslim olmak üzereyken,
Bir yunus burnunda engin suların durgunluğu kucaklayıverir…
Sevinemezseniz hemen,
Yormuştur fırtına…
Ya gelirse diye arkaya dönüp dönüp yürürsünüz çikolatalı patikada
Bir dal ararsınız, işte o zaman gelebilecek her şeye karşı sizi korusun istersiniz.
Korur da sarar da…
Sever, okşar bağrına basıp kokunuzla size eşlik eder.
İşte o dal aslında sizsinizdir.
Siz ta kendiniz...
Acının zirvesinde yalnız olduğunuzu düşündüğünüzde tek kolunuzdan sizi
çaresizlikten kurtaran sadece sizsinizdir.
En iyi arkadaşınız, yine sizsinizdir.
En kötü arkadaşınız yine sizsinizdir.
En mutlu isterseniz sizsinizdir.
En yalnız,
En obur,
En bencil,
En korkusuz,
En deli,
En zengin,
En aşık hep sizsinizdir...
TABİ İSTERSENİZ....