ÖZLÜ CÜMLELER

Aldatma: Duygusal Erozyon

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 06.11.2012

İnsanı Sarsanı 7 Harf

Hepimiz bir masala inanıp ormanın kuytusundaki o şeker evi aramaya çıktığımız yolculuktayız. Hansel ve Gratel’deki gibi giderken attığımız taşların yerini ekmek parçaları alınca dönüş yolunu bulamayarak ormanda kayboluyoruz. Bu yolculuk başından sadakat yeminleri üzerine kurulan, adım attıkça el ele tutuştukça, aynı yastığa baş koydukça eriyip tükenen aşkın sonuna gelindiğinin virgül koyulamayan işareti oluyor. Nokta hatta bir tane yetmiyor bir nokta daha. Sonra nokta, nokta, nokta.

Konulan her nokta yeni bir başlangıç oluyor hayatımızda. Sadakatten uzaklaşan ilişki med cezirli dalgalardan sadece git kısmında son buluyor. Ve sadakat uzun bir yolculuğa çıkıyor. Bundan sonraki ilişkilerde yer edinmeyi istese bile yer bulamayacak şekilde. Çünkü her gelen yolcu o ormandaki şeker eve inanmayı istemekte. Geçmişin gününe getirdiği şimdiyi yargılama sorgusu duygusal erozyona sebep oluyor. İlişki başka bir ilişkiyi istemeyecek hale gelerek son buluyor. Artık özelinde özel olan kadın ya da erkek aldatma eylemini gerçekleştirirken kendi olurken diğerinin gözünde ihanet eden yolda bırakan “neyim eksikti ? Onda ne buldu?” sorularının kıskacında “Nereden buraya geldik, neden old?” sorusundan uzaklaşıyor.

Erkek aldanır, kesinlikle erkek yaşamak için sebebi olmayan bir ilişkiyi yaşayıp dürtülerine yenik düşerken özünde kendine döndüğünde aynadaki yüzüne bakamayabilir. İstemediği şeyleri yapabilme kudreti ve cesaretine sahip olan bu adam, istediği şeyleri gerçekleştirmekte hep geri durur. Ona göre kaygısı kendisi değildir. Oysa hepsi yalan dolan. En başında kendini aldatabilen kandırabilen olmayacak dualara yemin edebilen ve buna inanan bu zavallı karakter, tükenmişliği zaman içinde mum gibi sonlanarak karanlıkta kaldığında yıldız bulamadığında anlayacaktır. O zaman dilimi ise yalnızlığı ile mezara gömüldüğünde bile neden böyle oldu? sorusuna bulamayacağı cevabıyla sonlanacaktır.

Oysa kadın bambaşkadır. İstese de yapamayacağı şeyler vardır hayatta. Hiçbir zaman aldatmaz, kendini bile. Kadın aldatma kavramında bütünleşen bir eyleme girmişse eğer bir ilişki bitmiştir beyninde ve de bedeninde. Kendisini aldatmayan kadın, gerçekçi yanıyla hayata tutunur ve şartları, koşulları, imkansızlığı ve de var ise çocuklarının yarattığı bağımlılığı düşünmeden, kendi olma yolculuğuna çıkar, ormandaki o şeker evi bulur ve ona konuşlanır.

Aldatma yedi harften oluşsa da etkisi ve yaşantısı büyük sonuçlar doğuran sözcüktür. Bunu kadın erkek ilişkisine saptamak hayatın akışı içindeki tanımlamanın bütünleşik sonucudur. Bazılarına göre sevgililerin ya da eşlerin bir başka kimseye bakması ya da başka kişileri düşünmesi aldatma olarak değerlendirilirken -ki duygusal anlamda aldatma yan yana iken bambaşka olmak, başka birinde ruhsal misafir olmak durumudur- bazılarına göre cinsel aktivitede bulunulması aldatma olarak değerlendirilmektedir. Bazı bilimsel çalışmalar aldatmayı belirttiğimiz üzere, cinsel aldatma ve duygusal aldatma olarak ayrıma tabi tutmuş, bir başka partnerle birlikte olmak cinsel aldatma, duygusal bir yakınlık yaşamak veya bir başkasına aşık olmak duygusal aldatma olarak değerlendirilmiştir. Aynı araştırmada kadınların duygusal aldatmadan yana olduğunu belirtirken erkeğin cinsel aldatmayı tercih ettiğini ortaya koymuştur.

Cinsel aldatmanın yaratacağı erozyon duygusal aldatmayla desteklenmediği müddetçe, erkeğin hayatında değişikliğe ve de düzen bozulmasına yol açmayacağı ve de erkeğin yakalanmadığı müddetçe “erkekse yapar, ne var” vurgusu altında üstü örtülü övgüye neden olur. Erkek egemen toplumda yaşayan kadının durumu, izah edilemeyeceği gibi çözüm götürmez şiddet yanlısı eylem ve tutumlara dönüşür. Kadın aldattığı zaman, duygularıyla toplumun baskısı altında sürtüşme ve çatışma dolu bir süreç yaşar. Kadın bu süreci tüm anı itibariyle yaşamadan hissedebilme öngörüsüne sahip olduğundan kontrol argümanlarını kullanarak daima kendini muhafaza edecek bir konum belirler.

Kadının aldatması o nedenle çok zordur. Ancak kadın böyle bir pozisyon belirlemişse kendine, muhakkak ki biten bir ilişkisi vardır, beyninde. Zaman, fiiliyatta biten ama resmiyette devam eden bu ilişkinin sonucunu fazla uzun sürmeden toplumun nazarı dikkatine sunacaktır. Ve kadın kendisi olacaktır. Şartların yarattığı erkek değil, şartları belirleyen kadın olarak hayatına devam edecektir.

Yapılan araştırmalar kadınların zekiliği ve akıllığını aldatma hususunda da ön plana çıkarmıştır. Kadınlar böyle bir eyleme giriştiklerinde diğer tüm karakter sergileyişlerinde olduğu gibi her ayrıntıyı düşünür, sebep sonuç ilişkisi kurar. Kadınlar gelecek beklentisi olmayan bir ilişki içinde olmayı toplumsal rolleriyle –eş, anne, çocuk – bağdaştıramazlar. Onlar ancak uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişkiyi aşk metaforu olmadan yaşayamayacakları gibi konumlarına zarar verecek bir sürece sürüklemezler kendilerini. Erkekler ise bunun tersine her zaman kapandaki peynir ya da kapan değil ona uzanmaktan cahil cesaretiyle korkmayan, mantığını öteleyen, nefsine yenik düşen, iradesiz, anın kurbanıdır.

Sosyal bir yara haline gelen aldatmanın sebebi ne olursa olsun, istenmeyen bir ilişki bitirilmeli, başlarken saygı duyulan yanıyla biterken saygı duyulacak seviyesizliğe yol almadan ormandaki o düş yolculuğuna son verilmelidir. Her ev şekerden değil, maalesef.

Konular :