KÜLTÜR MANTARI - ÖZLEM TOPALOĞLU

Anlatamadık...

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 23.06.2013

Anlatamadık

Türkiye çok zorlu bir süreç yaşadı.Bu sürecin içerisinde çok güzel gurur verici tablolar oluştuğu gibi çok üzücü, yürek burkan görüntülerle de karşı karşıya kaldık.

İnandıklarından vazgeçmeyen bunun için dimdik ayakta duran büyük bir kitle vardı. İçinde birçok provokasyona dair unsurlar olsa da ham haliyle son derece haklı bir eylemdi. Tek sorun ise şuydu: Karşıt görüşlü insanların birbirine tahammül edememesi ve sırf kendi kesimine zıt insanlar savunuyor diye içeriğe bakmadan, tezat paylaşımlarda bulunması ve bu düşünceleri savunmasıydı. Bu bir oy, parti, görüş, ırk, mezhep, inanç meselesi değildi fakat bunu bir türlü anlayamadık, anlatamadık.

Bir ülke içerisinde farklı düşünceleri taşıyabilecek güçte olmalıdır. Sürekli sabit fikrin yer aldığı ve kabul edildiği yerde yaşamak diye bir şey mümkün değildir. Böyle bir şeyi uygulamaya çalışan iktidarsa diktatörlükten de öteye gitmiş olur. Özellikle bu ülke, demokrasisi ile ön plana çıkıyorsa… Ruhun genç, fikirlerin hür, düşüncelerin capcanlı olması gerekir. Bu gurur duyulacak ve ülkenin ilerlediğini gösteren en önemli kriterlerden biridir. Ama gurur duymanın aksine, gayet doğal olan ve insanların düşüncesini dile getirmesini sağlayan bu eylem (provokasyonsuz haliyle) suçmuş gibi nitelendi. Aslında kısa sürede halletmek ve olayların bu denli büyümesini önlemek çok kolaydı; fakat ülkenin sesinin çıkmamasına o kadar alışılmış ki, ne olduğunu algılamak uzun sürdü. Bu uzun sayılabilecek zaman dilimi zaten gördüğümüz şeyi daha da bariz hale getirdi.

Türkiye’nin büyük bir kısmı sesini yükseltmeden, karşısındakini rencide etmeden konuşmayı, insanlara ve onların amaçlarına saygı duymayı bilmiyor. Düşünce, doğru olarak kabul ettiğimiz tabularımızın kelimelere dökülmüş halinden sonra geliyor. İki taraftan da canı acıyanlar oldukça üste çıkma çabalarıyla birçok hakaretler yağdırıyor, paylaşımlarda bulunuluyor. Bu da bizim kültürde, insan ilişkilerinde, saygıda sınıfta kaldığımızı gösteriyor.

Gezi Parkı’nda birçok kişi (çoğu bir görüşe mensup bile değil) kardeşliği, eşitliği savunup, bunu göstermeye çalışırken öbür taraftan birçok insan bunları karalamaya çalışan haberlerle üste çıkmaya çalışıyor. Çünkü hala tüm meseleyi bir şeyi körü körüne savunup inanmaktan ibaret olarak görenler var. Kimse bu zamana kadar savunduğu şeyden geri adım atmayı istemez ama bu objektifliğin kaybolmasına neden olarak bir süre sonra sabit fikirli, yanlı davranmanıza ve yanlış giden bazı şeylere göz yummanıza neden olur.

Önce birbirimizi dinlemeyi bunun üzerinde şöyle bir düşünmeyi öğrenmemiz gerekli. Bazı durumlarda rütbemizden arınıp sadece halk kimliğimizle bir araya gelebilmeyi başarmalıyız. Yapılan şeyin yanlış olduğunu söylemekte herkes özgür ama birbirini karalayarak, küçük düşürerek rencide ederek değil. Önce üslubumuzu düzeltmeliyiz, saygı duymalıyız, şiddete ve rant elde etmeye çalışanlara izin vermemeliyiz. Sürecin en buruk kısmı olan ‘demokrasi için çabalarken, demokratikleşememe’ kısmı üzerinde çareler aramalıyız. Halk olarak önce bunu aşmalıyız ve haklı olabilmek için sabırsız, şiddet içeren, çirkin, saygısız davranış ve tutumlara meyil vermemeye dikkat etmeliyiz.

İnsanlığın yok olmaya başladığı bir ortamda, savunduğumuz hiçbir şeyin değeri yoktur.

Konular :