Hayallerimize Ne Oldu?
Hayal kurmayan insan yoktur ama karşısındakinin hayaline tahammül edemeyen çoktur. Nereden mi geldi şimdi bu aklıma? Hiç gitmiyor ki! Bir insan bir başka insanın hayaline saygı duymayı öğrenene kadar ve dünyada olmayı başarmış bütün gerçeklerin hayalden geçtiği öğrenilene kadar da aklımdan hiç gitmeyecek.
İnsanlar hayallerini anlatmaya korkar oldu artık. Yastığa başımızı koyduğumuzda dahi düşlerimizden kaçar olduk, peki ama neden? Belki de çevremizdekilerin vereceği tepkilerden korktuğumuzdan… Belki de bu yüzden hayallerimizi içimizde yok etmemiz. Birine ne düşlediğimizi söylemeyi bırakın, bundan biraz bahsetmeye kalktığımızda; “Dur aman ne diyorsun, birisi duymasın, başına bir iş gelir, bunu her yerde söyleme, bana hikaye anlatma” gibi sözlerle karşılaşacak olma tereddüdü kendi kabuğumuza çekilmemize neden oluyor. (Keşke herkes düş kurabilecek ve bunu birisine anlatabilecek kadar cesur olsa…)
Siz iyisi mi hayallerinizi baltalayan kişilerden olabildiğince uzakta durun. Her ne kadar hayallere sınır konulması taraftarı değilsem de, düşlerin fazlasıyla esiri olmanın kişiye zarar vereceğini de unutmamak gerekir. Gerçeklikten kopmadan fakat hayalleri de hayatımızdan çıkarmadan ölçülü bir şekilde hayata devam etmeliyiz.
Rüzgâr her zaman, gittiğiniz yönde eserek, amacınız olan yere ulaşmanızı çabuklaştırmaz. Hatta çoğu zaman ters yönde eserek sizi yavaşlatır. Ama unutmayın ki sadece yavaşlatır, amacına sıkı sıkıya bağlı olan ve oraya muhakkak ulaşması gerektiğini düşünen insanı yolundan geri çevirebilecek güce sahip değildir. Sizin hayallerinizi dinlemeyen ya da size köstek olmaya çalışan kişiler sizi sadece yavaşlatacaktır. Fakat amaçlarınızın, hayallerinizin bir gün mutlaka gerçek olacağını düşünerek emin adımlarla siz yolunuzda yürümeye devam edin.
Hem ne demiş Leonardo da Vinci; “Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.” Hayallerinize asılın...
Sevgiyle Kalın,