KÜLTÜR MANTARI - ÖZLEM TOPALOĞLU

Reyting Uğruna Harcanıyoruz

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 01.10.2012

Reyting Uğruna Harcanıyoruz

Dinlenmeye vakit yok, anlaşılmaz bir yorgunluk, kargaşa ve yoğunluk var hayatta… Nefes almak bile bitkin düşürüyor. Sebebi bilinmeyen baş ağrıları, unutkanlık, teşhis edilemeyen birçok hastalık mevcut. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki, her şey anlamsız gibi.

***

Dünyada olup bitenler beynimizi çöp kutusuna çeviriyor. Sanatsal değeri olmayan şarkılar, müzikler, şiirler, yazılar dolu etrafta. Bunlarla ilgilenmesek bile ezberlemek zorunda kalıyoruz. Çünkü her yerde her zaman karşımıza çıkıyorlar, çıkartılıyorlar. Daha sonra kafamız dağılsın diye gezindiğimiz sokaklarda, yattığımız yatakta dinlenmek yerine daha çok yorulduğumuzu fark ediyoruz. Çünkü beynimize tüm atıkları toplamış ve içine faydalı hiçbir şey ekleyememiş oluyoruz.

Sonra günlük alışkanlıklarımızdan biri olan televizyonu açıyoruz, ya gerçekten takip ettiğimiz bir şeyler olduğundan ya can sıkıntısından ya da ses olsun diye. Ne amaçla olursa olsun hayatımıza yerleşen en önemli materyallerden biri olduğu için. Binlerce de kanal mevcut zaten kurcala kurcala bitmiyor. Dizi, program, film, müzik… Ne ararsan var. Hangisini izleyeceğimizi bilemiyoruz. Bu çeşitlilik bizi mutlu ediyor. Peki ya sonrası? Tam bir yıkım. İçerikleri farklı gibi görünen ama birbirleriyle aynı olan, yaratıcılıktan yoksun, hiçbir amaca hizmet etmeyen, sadece kafa yormaya odaklanmış birçok saçmalık.

Yaşanan trajediler, etik olmayan davranışlar, ahlaksızlıklar, cinayetler... İnsanların bunlardan kötü yönde etkilenmesi gerekirken, akla bile gelmeyecek olan bu davranışlar iyi bir örnekmiş gibi yer alıyor akıllarda. Sebebi ise medyanın böyle şeyleri cazip hale getirip, sunması…

Kültürümüz, değerlerimiz yavaş yavaş yok ediliyor, harcanıyor… Akşam bunları izleyip yatan birkaç gencimiz, çocuğumuz aslında geleceğimiz, beyinlerine empoze edilen olayları uygulamaya koyuyor. Gerçek hayatımız diziden beter hale dönüşüyor, çarpık ilişkiler, sinirine hakim olamayıp hırsından kavga eden, onu da bırakın öğretmenine, doktoruna zarar veren insanlar yetişiyor. Sırrı çözülemeyen cinayetler işleniyor… Akşam dizilerinde bu yöntemleri öğreten kanallara bir bakıyorsunuz ki, sabah programlarına çıkardığı bir kahramanla bu trajedilere birer çözüm bulmaya çalışıyor. Hepimizi birer kukla haline getiren programlar, bizimle oynuyor. Bir programla sizi evlendiriyor, diğeriyle boşandırıyor, birinde cinayet işletiyor, öbüründe insanları rezil ederek eğlenmenizi sağlıyor. Medya reyting uğruna herkesi ve her şeyi harcıyor. Bu durumların ağırlıklı olduğu bir yerde insanların gerçek ve hayali yaşamı birbirinden ayıramaması gayet normaldir. Ne yazık ki çocuklarımızın dünyaya umutla bakan güzel gözleri çalınıyor, tertemiz hayalleri iğrenç şeylerle kirletiliyor…

***

Ölmek ne kadar da kolaymış, herkesin ağzında sakız gibi, haberler akın akın şehit haberleri veriyor. İnsanların içi acıyor her gün biraz daha. Sızı o kadar derine işliyor ki, nasırlaşıyor kalpler… Hiçbir şey hissedemez hale geliyoruz. Her gün daha da artan ölüm haberleri etkilemez oluyor bizi... Kazalar, hırsızlıklar, cinayetler… Yol, yöntem ne olursa olsun sonuç alışılmış ölümler… Nasıl oldu da içimizi parçalayan, boğazımızı düğümleyen bu kadar acıya katlanabilir olduk. Nasıl bu kadar çabuk alıştık? Duygularımızı mı kaybettik, gözyaşlarımızı mı,saygımızı mı, inancımızı mı yoksa dünyaya duyduğumuz aşklarımız mı kaybolan?.. Neden bu kadar ruhsuz, kindar, mutsuz, sabırsız, cimri, sinirli olabildik? Bunlara sebep olan, suçlayabileceğimiz tek şey gittikçe kötüye giden, beynimizi istediği gibi yönlendirmeye çalışan medyadır. O yüzden insanlığımız iyice kötüye gitmeden, gözlerimiz iyice kör olmadan kendimizi şöyle bir silkeleyelim…

Konular :