Umutlarla Yaşamak
Güneş kırıntılarıyla beslenen insanlar var etrafta ve gülümsemeyle doyan ruhları. Benim de yüzümde, denizlerden doğan çocukların yansıması… Yine tebessümlerin ortasında başlıyor yeni gün ve binbir ümit ellerimde. Bir bardak çayın sıcaklığını arayan kalpler oturuyor kendilerine huzur veren mekanlara. Gönül tokluğu için bir bardak çay ve birkaç parça yiyecek yetiyor. Nefes almak içinse büyük hayaller…
***
Evler yapıyoruz bulutlardan, hafif ama değerli. Taşıyoruz kötü günü, daha iyi yerlere, gücümüz birleşiyor. Umutsuzlar bir yerde, ağlayanlar bir yerde; kahkahalarla dertlerini yutmaya çalışanlar bambaşka bir yerde. Ayaklarımızın bastığı tek bir toprak parçası oluşuyor. Gözyaşlarımız aynı yere dökülüyor… Bir yapbozun küçük parçalarıyken, birden dünyayı sarsacak bir kuvvet oluşturuyoruz, hayallerimiz aynı yerlere uçuyor, rüyalarımız birleşiyor tek bir gecede. Farklı sınırlar çizmeye çalışanlar oluyor, sonra çizilen o sınırlarında aynı adrese çıktığı anlaşılıyor. Güldüklerimiz, ağladıklarımız, sevinçlerimiz, gururlarımız ve en önemlisi insanlığımız ‘hepiniz aynısınız’ diye haykırıyor. Zamanında ortaya atılmış ve uygulamaya konulmuş fikirlerden birine uymak zorunda hissediyor olsak da kendimizi yüreğimizi acıtan şeyler hep aynı...
***
Hayatta var olan şeyler hangimize yetmedi ki? Fazlaydı her şey, çok çok fazlaydı. O tüm küçük mutluluklarımızın arasına yerleşti gizlice. Küçük sevinçlerimiz, isteklerimiz bambaşka görüntüye büründü. Daha çok şeyi elde etmek için çabaladık, elimize geçenlerle yetinemiyor daha fazlası için mücadele ediyoruz. Hırslarımız arttı. Pahalı, lüks olan her şey cazip hale geldi ve başkalarının önümüze koyduğu yaşam tarzları bizi sarıp sarmaladı. Karşı koyamadık… Her şey bu duruma gelirken kendimizi geri çekmemiz mantıksızdı. Haklıydık. Ama hırsla elde ettiğimiz kazançlar başarılar, bizi tatmin etmemeye başladı. Doyumsuzluğun nereye kadar gideceğini bilememek huzursuzluk ve mutsuzluk getirdi. Çünkü bu isteklerin hiçbirisi doğru bir amaç uğruna yapılmıyordu. Sadece sığ düşünceler üzerine planlar kuruluyor, hayallerimiz gerçekleştiğinde boşluğa düşüyorduk. Eksiklik sadece, kendi faydamıza olan somut maddeler elde edip insanlara karşı güçlü görünme ve onlarla iyi koşullarda yarışabilme isteğiydi. Halbuki bir şeyi amaçlarken ve uygularken herkese faydalı olmak için temel atmalıyız. Her şeyi istemek hakkımız, elde etmek de hakkımız ama bunları başardıktan sonra elimizde bu kadar çok şey olduğu halde boşluğa düşmek istemiyorsak, bizi ruhen de mutlu kılacak birçok şeyle uğraşmamız gerekli.
Bir amacı kendiniz yaratırsanız asla yılmazsınız ve ebediyen mutlu olursunuz, eğer o amaca etrafta görülen şeylerden sonra karar verirseniz bir yerden sonra oraya ait olmadığınızı anlarsınız.